Gerçek anlamda altüst edilmiş bir dünyada gerçek, bir yanlışlık anıdır.
....
Sanat bağımsız hale geldiğinde ve dünyasını göz alıcı renklerle resmettiğinde yaşamda bir an yaşlanır. Böyle bir an göz alıcı renklerle gençliğine kavuşturulamaz, yalnızca hafızada uyandırılabilir. Sanatın büyüklüğü, yaşamın alaca karanlığında ortaya çıkar.
....
-Kaç erkeği unuttunuz?
-Sizin hatırladığınız kadınlar kadarını...
La Société du Spectacle, 1974
27 Nis 2016
22 Nis 2016
James Joyce - Sanatçının Mektupları
“Kendimi dünya güçlerine karşı sınayacağım. Ruhtaki inanç
dışında her şey değişkendir ve bu inanç her şeyi değiştirir, kararsızlığı
ışıkla doldurur.” (s.52)
“Kör olabilirim. Uzun bir süre kızıl-kahverengi bir saça
baktım ve onun sen olmadığına karar verdim. Eve oldukça mahzun gittim. Bir
randevu vermek isterdim ama sana uygun olmayabilir. Umarım sen bana randevu
verebilecek kadar iyi olursun, eğer beni unutmadıysan.” (s.60)
“Öyle görünüyor ki, hiçbir insan, benim ruhuma senin
durduğun kadar yakın durmadı.” (s.64)
19 Nis 2016
Franz Kafka - Aforizmalar
“Kafesin biri, bir kuş aramaya çıktı.” (s.15)
“Aceleyle kaçıp ona sığınmadıktan sonra insan yaşamdan
nasıl zevk alabilir?” (s.19)
“İyi, bir yanıyla rahatsız edicidir.” (s.19)
“Arzularıma gem vuracağım diye arzuluyorum. Arzulara gem
vurmak, ruhundan yayılan sonsuz ışık demetinin rastgele seçilmiş bir tanesinde
etkin olma arzusudur. Eğer çevremde buna benzer yörüngeler çizmek zorundaysam,
yapacağım en doğru şey, hiç harekete geçmeksizin, ağzım hayretten açılmış,
büyük düzeni izlemektir sadece ve bu hareketsizliğin bana kazandıracağı güçten
yararlanmak.” (s.20)
“Almanca’da Sein sözcüğü iki anlama gelir. Var olmak ve
onun olmak.” (s.23)
“Dünyayla arandaki savaşta, dünyanın tarafını tut.”
(s.24)
“Ruhsal evrenden başka bir dünya yoktur; duyular evreni
diye adlandırdığımız şey, ruhsal evrenin kötülüğüdür ve o kötülük dediğimiz
şey, sonsuz ilerleyişimizde bir anın zorunluluğudur sadece.” (s.25)
“Şaşırtıcı hızlarda uçan kuşlar gibi ilerleyen olaylardan
önce ya da sonra yaşanıyor duygular, rüya gibi kendimizle sınırlı ve
kurmacadırlar. Kör gecenin ıssızlığında yaşıyoruz, günün doğuşunu ve batışını
algılamamız, doğuya ve batıya dönebilmemizden.” (s.52)
17 Nis 2016
Vesikalı Yarim
-Yüzüne vuracaktın. Öyle susmakla olmaz. Evlisin, evliymişsin diyecektin.
-Diyemem.
-Niye diyemezmişsin. Korkun neden?
-Ya evet derse?
....
Sevgi de yetmiyormuş. Çok eskiden rastlaşacaktık.
Vesikalı Yarim, 1968
-Diyemem.
-Niye diyemezmişsin. Korkun neden?
-Ya evet derse?
....
Sevgi de yetmiyormuş. Çok eskiden rastlaşacaktık.
Vesikalı Yarim, 1968
15 Nis 2016
Andrey Tarkovski - Zaman Zaman İçinde
“Ve niye onca çeşit fikir davetsizce gelip de ruhumuza
çörekleniyor, öyle, çünkü belki içimizde ruh yok da ondan. Eğer ruhumuzun
efendisi olmuş olsaydı, o zaman şüphesiz yüreklerimiz bunca acıyla dolup
taşmayacaktı.” (Kenko-Khosi, Bezginliği Giderici Notlar) (s.10)
“Her insan ancak kendi kendini kurtarmak istediği zaman
kurtarılabilir.” (s.18)
“Ben ne bir azizim ne de melek. Ben, tek korkusu
sevdikleri tarafından acı çektirilmek olan bir egoistim.” (s.22)
“Tutku, manevi bir enerji değil, ruh ile dış dünya
arasında bir sürtüşme, anlaşmazlıktır.” Hesse (s.26)
“Yetenek insana Tanrı tarafından hediye edilmiyor. Tanrı,
insanı yetenek denen o yükü sırtında taşımaya mahkum ediyor. Çünkü sanatçı
mutlak hakikate galip gelmek için uğraşıp didinen bir varlıktır.” (s.91)
“Yaşamak zorunda bırakıldığım bu son derece garip, gerçek
dışı dünya sanki hasta bir beynin ürünü, kötü bir fantezi.” (s.110)
“Aşk nedir? Bilmiyorum. Aşkı bilmiyorum değil, onu nasıl
tanımlayacağımı bilmiyorum.” (s.142)
“Eğer şairi anlayacaksan, şairin ülkesine gitmen gerek.”
Goethe (s.166)
“Bu çok boyutlu dünyada biz tek bir boyuta mahkum
edilmişiz. Bunun farkındayız ve hakikatten mahrum olma durumumuz nedeniyle
işkence çekiyoruz. Bizim bilmeye ihtiyacımız yok. Bizim ihtiyacımız sevmek ve
inanmak. İnanç, sevgi aracılığıyla bize bilmeyi iletir.” (s.176)
“Sözde düşünme sürecimiz psikoterapiden başka bir şey
değil, delirmemek için, ruhsal denge hakkına sahip olduğumuz illüzyonunu ayakta
tutmak için uyguladığımız bir psikoterapi.” (s.287)
“Tek önemli şey zaman içinde zaman bulmak. Bu muazzam
zor, fakat yapılmak zorunda.” (s.362)
12 Nis 2016
Latife Tekin - Sevgili Arsız Ölüm
“Uzağa bakmak iyi değilmiş, uzağa baka baka aklını
oynatanlar varmış.” (s.23)
“Kabukları kaldırayım deme, derin yaralar açarsın.”
(s.29)
8 Nis 2016
Oruç Aruoba - Meşe Fısıltıları
“Mayıstı hala-ama
Hiçbir şey kalmamıştı
Sen
İle
Ben
Den-den
İz
Den-iz” (s.7)
“Kendini aldatma
Bırak
Maz
San
Dü
Şer
...” (s.24)
“Düşlemeyince, düşünebilirsin.” (s.41)
7 Nis 2016
The Invisible Woman
İnsanların birbirleri için bir giz kaynağı, bir bilinmeyen olduklarını düşünmek olağanüstü bir şey.
....
Hayat, güzel dostluklar olmadan bir hiçtir.
....
Ve bazen evlilik en yalnız yerdir.
....
Onu görüyorsun Nelly. Sizi birlikteyken izledim. O seni görüyor ve sen de onu görüyorsun. İnsan hayatında daha ne ister?
....
Sessizliğin ağır bir kalbi saklamak için bir sığınak olduğunu düşünelim.
The Invisible Woman, 2013
....
Hayat, güzel dostluklar olmadan bir hiçtir.
....
Ve bazen evlilik en yalnız yerdir.
....
Onu görüyorsun Nelly. Sizi birlikteyken izledim. O seni görüyor ve sen de onu görüyorsun. İnsan hayatında daha ne ister?
....
Sessizliğin ağır bir kalbi saklamak için bir sığınak olduğunu düşünelim.
The Invisible Woman, 2013
6 Nis 2016
Franz Kafka - Felice'ye Mektuplar
“Yanınızda olsaydım sessiz kalırdım ama ayrı olduğumuza
göre yazmalıyım yoksa kederden ölürüm.” (s.54)
“Sana aitim ben; bunu söylemenin başka yolu yok ve bu
yeterince güçlü bir ifade bile değil.” (s.63)
“Mektubumu “senin” diye bitirmeyi düşünüyor muyum? Hayır,
bundan daha yanlış bir şey olamaz. Hayır, sonsuza dek kendime zincirlendim,
neysem oyum ve bununla yaşamak zorundayım.” (s.64)
“Ne dünya ama! Hiçbir şey kelimeler kadar senin ve benim
gibi iki insanı böyle tamamen birleştiremez.” (s.65)
“Çiçekleri ve kitapları unut. Onlar benim çaresizliğimin
işaretleri sadece.” (s.85)
“Eğer seni kaybedersem ben de kaybolurum.” (s.137)
“Son mektuplarından birinde ben yerine sen yazmıştın; bu
hatanın bir gün gerçek olduğunu bir düşün!” (s.149)
“Eğer sana çok zararı olmayacaksa bana doğruyu anlat ve
odandaki herhangi bir eşya gibi sana ait olduğumu anla.” (s.185)
“Yazmadığım zaman kendimi karşı koyamadığım eller
tarafından hayatın dışına itilmiş gibi hissediyorum.” (s.197)
“Yazarsın ve en başından beri yakın hissedersin, ona
sarıldığını hayal edersin ama sadece havaya sarılıyorsundur ve bunun sonucu
olarak arada sırada yere düşersin.” (s.225)
3 Nis 2016
Adam Phillips - Kaçırdıklarımız
“Her şey bir yana hüsran her daim bir baştan çıkarılma
sahnesidir, kurtulmaya, sahte çözümler bulmaya çalıştığımız, bizi daha radikal
aldanmaların içine sürükleyen bir şeydir.” (s.20)
“Sanki hüsranlarımız dünya üzerinde bilmeyi istediğimiz
son şeylerdir. Suni hüsranları gerçek hüsranlara yeğleyebiliriz ya da hüsranla
tatmin arasındaki bağlantıyı gözardı edebilir veya buna karşı çıkabiliriz. Basitçe
söylemek gerekirse hüsran, onunla başa çıkma girişimlerimizden biri duyarsızlık
olsa da duyarsız kalamayacağımız bir şeydir.” (s.21)
“Aşık olmak varlığından haberdar olmadığınız bir hüsranın
hatırlatılmasıdır; birini istemiş, bir şeyden mahrum kalmışsınızdır ve sonra
birden o şey karşınızda belirir. Bu deneyimle yenilenen yoğun bir hüsran ve
yoğun bir tatmindir. Tuhaf bir biçimde sanki beklediğimiz biri vardır ama o
kişi gelene kadar beklediğinizin o olduğundan haberiniz yoktur. Daha öncesinde
hayatınızda bir şeyin eksik olduğunun farkında olun ya da olmayın, istediğiniz
kişiyle tanıştığınızda o farkındalığa erişirsiniz.” (s.23)
“Aradığımız ve hiç var olmadığı için asla yeniden
bulamayacağımız nesne ya da insan, arzu ettiğimiz şeydir. Bir başka deyişle,
hüsran hissine bulduğumuz ilk yalancı çözümden –yaşamaktan korktuğumuz hüsranı
hissetmemize engel olacak ideal bir arzu nesnesi yaratmaktan- asla
kurtulamayız. Kafamızdaki ideal insan, gerçek insanlarla gerçek ilişkiler içine
girmekten kaçış noktamız olur.” (s.25)
“Aşk sahip olmadığınız bir şeyi var olmayan birine
vermektir.” Lacan (s.25)
“İyi bir yaşam kendi iç dünyamda ve başkalarınınkinde
neler olup bittiğini ve kim olduğumu kavradığım bir yaşam mıdır yoksa buna
ihtiyaç duymadığım, incelemeye tabi tutulan hayatın katlanılmaz olduğu bir
yaşam mı?” (s.56)
“Çekip gittiğimizde sanki çok biliyoruzdur: Kalırsak
neler olacağı hakkında, bilebileceğimizden çok daha fazlasını biliyormuş gibi davranırız. Bazen,
belki de farkına vardığımızdan daha sık, yaşadığımız deneyimlerden ziyade
yaşamadığımız deneyimlerle ilgili bilgiye sahipmişiz gibi sürdürürüz
hayatımızı.” (s.99)
“Çıkıp gitmek, bize açık olan ve belki mizacımıza da
uygun düşen bu ihtimal nihayetinde bir şeyleri kaçırmaktır. Kurtulmanın getirdiği
coşku, maruz kalınan kaybı her zaman dengelemez. Önümüzde bakabilmek için neyi
ardımızda bıraktığımızı düşünmemiz gerekir.” (s.101)
“Varsayımım şu ki, bazen deneyimlediklerimizden ziyade
deneyimlemediklerimiz hakkında daha fazla şey bildiğimizi düşünürüz. Deneyim yaşamama
tecrübesine taktığımız ad, hüsrandır.” (s.101)
“Dünyanın içinden geçen yolu bulmak, daha zordur dünyanın
ötesine gideni bulmaktan.” Wallace Stevens (s.115)
1 Nis 2016
Oğuz Atay - Tehlikeli Oyunlar
“Hayalimdeki günleri bile böyle küçük hesaplarla geçirdim
işte albayım. Aklımın içini örümcek ağları sardı; kafamın sandalyelerinde
elbiseler, gömlekler, çoraplar biriktrmeye başladı.” (s.24)
“Duvarlarına takvimler asan evlere bir türlü benzeyemedik. Evinizi,
daireye çevirdiniz bu takvimlerle, diyordum onlara. Bana gülerlerdi: Evi
olmayan ukala aydınların bu öfkesine, yuva sahibi cahil insanların rahatlığıyla
gülerlerdi.” (s.24)
“İnsan yer yatağından kolunu uzattı mı hemen halıyla
karşılaşır albayım. Sabahları kimseyi uyandırmadan, sessizce yola koyulurdum;
gezici din adamları gibi. Yalnızlığın dinini yayıyordum. Ben Tanrı misafiriyim,
kendisinin çok selamı var sizlere.” (s.24)
“Kişiliği korumak için bazen yaşamamak gerekiyor.” (s.68)
“Beklenen geç geliyor, geldiği sırada insan başka
yerlerde oluyor.” (s.73)
“Her şeyi bir düzene koymak gerekiyor Sermet Albayım. Ben
bu yüzden evlendim ve bu yüzden ayrıldım.” (s.76)
“Önce hiçbir şey yoktu. Bütün evren, kelimesiz bir
tekdüzelikten ibaretti. Fakat o sırada kelime icat edilmediği için, bu bölümü
anlatamıyoruz. Tanrı, bir süre sonra, tekdüzelikten sıkıldığı için durgunluğu
yarattı. Sonra durgun yaratıldı. Bu sıfat tek başına var olmadığı için, durgun
denizler ve durgun havalar ve durgun karalar ortaya çıktı.” (s.77)
“İnsan bazı güçlüklerden, ancak onları unutmak suretiyle
kurtulabiliyor albayım.” (s.89)
“Bütün sözlerimi yarıda kesmene izin verdim. Ben ki, bu
konuda kimseye yetki vermemişimdir. Oysa, elimin tersiyle seni yıkabilirdim.
Bıraktım ki, sen kendi sonunu hazırla. Ve
bana bütün yaptıklarını bir bir aklımda tuttum. Derler ki, tarla kuşu
bütün gece öttüğü zaman, tarla faresi bütün ihtiyatı elden bırakır ve
yuvasından çıkarmış. Ve beni deliğimden sen çıkarmıştın. Ve sonra bütün
hayallerimi yıktın. Yönetimi eline aldın. Ve sonra birlikte sokakta yürürken,
istediğin yerden karşı kaldırıma geçmeye cesaret ettin. Ve önce kelime vardı;
sen, önce vitrin vardı dedin. Ben konuşurken vitrini seyretme cüretini
gösterdin.” (s.91)
“İnsan güzel havalarda boş bulunuyor.” (s.95)
“Kelimeler, albayım, bazı anlamlara gelmiyor.” (s.101)
“Seni görmek istiyordum kısacası. İnsan görmekle bile
bazı şeylerin ağırlığına dayanabilir, avunabilir, hayal kurmaya devam edebilir.
Sen anlamazsın tabii. Anlamak için, insanın bazı eksik yönleri olmalı.” (s.140)
“Herkesin bir fincan kahvesini içeceği bir yakını vardır.
Herkes içini, yalnız içine dökmez.” (s.144)
“Kelimeler, bizi gerçeklerden uzaklaştıran küçük
tuzaklardı.” (s.210)
“Belirli düşüncelerim yoktu. Bazı şeyleri de düşünmekten
korkuyordum. Bugün sağlam inançlarım var. Düşünceler de insanları
iyileştirebilir.” (s.243)
“İnsana ancak hayallerinde karşı konulmaz.” (s.351)
“Kendimi yaşamak zorundayım.” (s.396)
“Hemen birbirimizi eskitmeyelim. Dur ıslanmışsın, sana
kuru bir şeyler vereyim, deme. Hürriyetime düşkünüm, biliyorsun. Nasıl olsa
kururum. Günlük yaşantıların küçük koşuşturmaları içinde bunalmayalım, nefes
nefese kalmayalım. İnsan kendini kaybediyor sonra.” (s.397)
“Uzun ve durgun bir yaşantı için aklımızı koruyalım.
Çünkü Sevgiciğim, sen de biliyorsun ki, en büyük hazinemiz aklımızdır.” (s.397)
“Aptal olmalıyız albayım, aptal. Bütün kurtuluşumuz buna
bağlı.” (s.413)
“Bu yorgunluklar beni yordu. Bir süre bunları düşündüm
sadece. Fakat her zaman seni düşündüm.” (s.417)
“Yorgunluklar vardılar, fakat ümitsizlik yoktular. Sen
bir yerde bulunuyordun. Yumuşak bir yerdeydin. Sert köşelere çarpmaktan yorulan
aklımın durgun ve sürekli bir aşk içinde ancak seninle birlikte dinleneceğini
biliyordum. Bizi başkaları anlamaz Sevgi. Başkalarının aklı başkadır.” (s.417)
“-Eskiden yaşamış bir insan gibi bahsediyorsun kendinden.
Sanki geçmişin malı gibi konuşuyorsun.
-Çünkü ben
geçmiş, modası geçmiş biriyim. Burada kendimi temsilen bulunuyorum.” (s.434)
“Her zaman ne istediğini bilir o. Ben, sonrasını
düşünmekten, ne istediğimi unuturum. Oysa zaman her şeyi halleder.” (s.451)
Kaydol:
Yorumlar (Atom)









