27 Haz 2014

Tezer Özlü - Zaman Dışı Yaşam

“Çocuk: Ağlıyor musun büyükanne?
Büyükanne: Hayır, gözlerim akıyor.
Çocuk: Gözyaşlarına alışık olduklarından.” (s.9)

“Yaşanacak bir yaşam vardır. Binilecek bisikletler var. Yürünecek yaya kaldırımları ve tadına varılacak güneş batışları vardır.” (Pavese) (s.17)

“Sana yük olacağımı sanma. Ben yalnızca kendime yük olurum.” (s.22)

“Her ben bencildir, her kent kentsel olduğu gibi. Geliyorum.” (s.23)

“Turin’e giden trende tek başına oturduğu bu anda kendisini değiştirmeye karar verir. O anda edebiyatın, yaşamın kendisinden daha canlı olduğunu kavrar ve edebiyatın doğmasının nedeninin de  bu olduğunu düşünür. O ana kadar o yaşamın daha canlı bir şey olduğuna inanmıştır. Ama edebiyat daha çok yaşam, daha çok aşk, daha çok duygu, daha çok ölüm yüklüdür.” (s.31)

26 Haz 2014

Fanny and Alexander

Bir keresinde bana sürekli maske değiştirdiğini ve nihayetinde
kim olduğunu bilemez bir hale geldiğini söylemiştin. Benim tek bir maskem var,
o da bedenime çakılıdır.

....

Belki boyutsuz manada aynı kişiyizdir. Belki de birbirimizin içerisinden akıp gidiyoruzdur.
Boyutsuzca ve ihtişamla birbirimizin içinden akıyoruzdur.

....

Her şey olabilir, her şey mümkün ve olası. Zaman ve mekan yok aslında.
Gerçekliğin nahif bir tezgahında, hayaller şekilleniyor yeni yeni motiflerle.

Fanny and Alexander, 1982

24 Haz 2014

Sabahattin Ali - Değirmen

“İnsan evvela kendi kendisinden utanır gibi olur ama, bilir misin, bizim en büyük maharetimiz nefsimizden beraat kararı almaktır. Vicdan azabı dedikleri şey, ancak bir hafta sürer. Ondan sonra en aşağılık katil bile yaptığı iş için kâfi mazeretler tedarik etmiştir.” (s.14)

“Sen sevgiline ne verebilirsin sanki? Kalbini mi? Pekala ikincisine? Gene mi o? Üçüncü ve dördüncüye de mi o? Atma be adaşım, kaç tane kalbin var senin? Hem biliyor musun, bu aptalca bir laftır: kalbin olduğu yerde duruyor ve sen onu filana veya falana veriyorsun. Göğsünü yararak o eti oradan çıkarır ve sevgilinin önüne atarsan o zaman kalbini vermiş olursun.” (s.14)

“Başkalarına benzemeyenlere antika derler.” (s.38)

“Odamda beni kitaplarım bekler. Bu yegâne tesellidir.” (s.65)

“Kuvvetli bir kafanın sevince çeviremeyeceği ızdırap yoktur.” (s.121)

21 Haz 2014

Selim İleri - Yağmur Akşamları

“Kendi kendimeydim. Kendi kendime konuşuyordum. Yalnız yaşayanlar çoktan iki kişi.” (s.8)

“Nasıl fırtınaydı, içtikçe içtikçe insanları sevmek. Tek tek kadınları, tek tek bu adamları. Gidip sarılmak, yarın her şey iyi olsun.” (s.19)

“Sönmüş bir şeydi yaşamak. Senin de küçük ışıkların tek tek sönecek. Sönmüş bir şey hayat. Senin de yıldızların tek tek...” (s.25)

“Yağmurlu akşamlar değil, yağmur akşamları. Daima tek başımızayken...” (s.101)

17 Haz 2014

Virginia Woolf - Deniz Feneri

“Yüceltilirseniz her nedense düşmeye de mahkumdunuz.” (s.52)

“Aşk bu diye düşündü, tuvalini yerinden oynatır gibi yaparak, damıtılıp süzgeçten geçirilmiş bir aşk; nesnesini ele geçirmeyi asla denememiş olan bir aşk; ama matematikçilerin sembollerine, şairlerin mısralarına duyduğu aşk gibi, tüm dünyaya yayılması ve insanlığa ait servetin bir parçasına dönüşmesi gereken türden bir aşk.” (s.55)

“Lily evlenmeli, Minta evlenmeli, herkes evlenmeli diye ısrar ederdi, çünkü bu dünyada istediğin kadar şöhrete ulaş, istediğin kadar zafer kazan, evlenmemiş bir kadın hayatın tadını çıkarmamış demekti.
Ama derdi Lily, babam var, evim var, hatta söylemeye cesaret edebilse resimleri vardı. Oysa öteki şeyin karşısında bunlar öyle küçük, öyle el değmemiş görünüyordu ki. Evet, gece ilerlerken, beyaz ışıklar perdelerden sızarken, hatta bahçeden arada bir kuş şakımaları duyulurken, ümitsizce cesaretini toplayarak evrenin yasasından muaf tutulmayı talep ederdi.; bunun için yakarırdı; yalnızlığı seviyordu o, kendisi olmayı seviyordu.” (s.57)

“Kendini rahatsız hissediyordu; yanında oturup ona karşı hiçbir şey hissetmediği için, kendini hain gibi hissediyordu. İşin gerçeği aile yaşantısından hoşlanmıyordu. İnsan kendine böyle koşullarda sorardı işte, ne için yaşıyorum diye. Neden diye sorardı, insan ırkının devamı için bunca zahmete giriyorum? Bu o kadar da arzulanacak bir şey mi?” (s.99)

“Bir erkeğin bir kadına olan aşkından daha ciddi, daha yüce, daha etkili, yüreğinde ölüm tohumlarını taşıyan başka ne olabilirdi; aynı zamanda bu aşıkların, ışıl ışıl gözlerle hayallere dalan bu insanların etrafında dans edilmeliydi, onlarla alay edilip başlarına çelenkler takılmalıydı.” (s.111)

“Arzulamak ve sahip olamamak, tüm bedenine bir kasılma, bir boşluk, bir gerginlik hissi vermişti. Arzulamak ve sahip olamamak insanın yüreğini nasıl da burkuyordu. Tekrar tekrar!” (s.196)

21 Grams

Kaç hayat yaşıyoruz? Kaç kez ölüyoruz?
Ölüm anında 21 gram kaybettiğimiz söyleniyor.
21 grama ne sığar? Ne kadarı kaybolur? 21 gram ne zaman kaybolur?
Ne kadarı onunla gider? Geriye ne kadarı kalır?
21 gram…
Beş madeni paranın ağırlığı, bir kuşun, bir çikolata parçasının…
21 gram ne kadar çeker? Ne kadar?

21 Grams, 2003

12 Haz 2014

Casablanca

Dünya harabeye dönerken, biz aşık olmakla uğraşıyoruz.

....

Tekrar çal Sam, eğer o dayanabiliyorsa ben de dayanabilirim.

Casablanca, 1942

Sigmund Freud - Bir Yanılsamanın Geleceği

“Mantığın terazisinden başka yargı ölçütü yoktur.” (s.39)

“Ve geçmiş zamanlarda doğruluklarının kanıtı asla mümkün olmamasına rağmen, dinsel düşünceler, insanlık üzerinde olabilecek en derin etkiyi yapmıştır. Bu yeni bir psikolojik sorundur. Biz, bu doktrinlerin içsel gücünün nereden geldiğini ve mantığın yargısından bağımsız olmalarına rağmen etkinliklerini neye borçlu oldukları sorusunu mutlaka sormalıyız.” (s.41)

“Eğer komşunu öldürmemenin tek nedeni Tanrı’nın bunu yasaklamış olması ve şimdiki veya sonraki yaşamda bu nedenle seni ağır bir biçimde cezalandıracağı korkusu ise, Tanrı diye bir şey olmadığını ve onun gazabından korkman gerekmediğini öğrendiğin zaman komşunu hiç duraksamadan öldürürsün.” (s.56)

Jules and Jim

Enseni öteden beri severdim.
Farkettirmeden izleyebileceğim tek şey.

Jules and Jim, 1962

6 Haz 2014

Osho - Yoga


“Bir kadını sevebilirsin, bir adamı sevebilirsin, ama aynı zamanda derinlerde bir yerde direnirsin, çünkü sevgili olma aynı zamanda bir köleliktir. Seni baltalar, ilişki seni hem besler hem de hapseder.” (s.14)

“Beden beraberlik ister, en içteki ruhun ise yalnızlık ister.” (s.15)

“Birden nefes almayı bırak: hemen bir boşluk olur ve düşünceler durur, çünkü düşünceler de nefes gibi hayata aittir, hayat dedikleri şeye...” (s.60)

“Yoga, dünyaya uyanık gözlerle bakmanın bir yolundan başka bir şey değildir.” (s.131)

“Akıl, kör bir adam gibidir: karanlıkta el yordamıyla yolunu arar. Bu yüzden bu kadar çok düşünmeye ihtiyaç duyar. Sezgi kör değildir, fakat topal bir adam gibidir: hareket edemez.” (s.191)

“Yalnızlık kelimesi iyi anlaşılmalıdır. Kimsesizlik negatiftir; kimsesizlik, birilerinin özlemini çektiğin zaman hissettiğindir. Kimsesizlik,  başkalarının yokluğu hissidir; yalnızlık, kişinin kendi kendini kavrayışıdır. Kimsesizlik, çirkindir. Yalnızlık, inanılmaz güzeldir. Yalnızlık, başkalarına ihtiyaç duymamaktan memnun olduğun zamandır.” (s.197)

“Kişinin yalnız kalma isteği, iyi ve mutlu hissetme ihtiyacından kaynaklanır. Böylece ne zaman biriyle hareket etsen, bir çamura, cehenneme girmeye başlarsın. Sartre boşuna dememiş: cehennem başkalarıdır. Ama cehennemi öteki yaratmıyor; yalnızca iki fantezi çatışıyor, yalnızca iki hayal dünyası çatışıyor.” (s.209)

“Bir kadını ya da bir adamı sevdiğinde ve onun elini alıp kendi eline koyduğunda, eğer elin akıp gitmiyorsa, bu aşk hiçbir işe yaramayacaktır. Eğer elin sıçramıyorsa ve enerjiyle küt küt atmıyorsa ve kadınına ya da erkeğine enerji akıtmıyorsa, bu aşk neredeyse en başından ölüdür.” (s.250)

“Yani bütün mesele, gelecek olmadığını anlamakta. Gelecek, hırslı zihnin ürünüdür. Gelecek zamanın değil, hırsın bir parçasıdır. Çünkü hırsın hareket edecek alana ihtiyacı var. Hırslarını şu anda gerçekleştiremiyorsun. Hayatı şu anda gerçekleştirebilirsin, ama hırslarını gerçekleştiremezsin. Hırs, hayata karşıdır, hayat karşıtıdır.” (s.277)

“Yalnızca kendimizi ve başkalarını kandırmak için bilgi biriktiriyoruz.” (s.343)

“Tüm düş kırıklıkları, yanlış yöne baktığına dair bir işaret.” (s.346)

“Aşk varsa, aşka asıl. Büyümesine fırsat tanı. Ama yoksa, içinde aşk olmayan bir ilişkiye alışmadan, onu değiştir.” (s.352)

Toprağın Çocukları

Bir kere sen gelirsin dünyaya, bir kere de dünya sana gelir.

Toprağın Çocukları, 2012

3 Haz 2014

Andre Gide - Pastoral Senfoni

“Gerçeğin rengi gridir.” (s.9)

“Bana uçan hayvanların sadece kuşlar olup olmadığını sordu.
-Bir de kelebekler dedim.
-Onlar da şarkı söyler mi?
-Onlar neşelerini başka yolla anlatırlar diye cevap verdim. Neşe, onların kanatlarındaki renklerde görülür.” (s.35)

“Zihnimizdeki canavarlar ve hayaletlere kulak asmak yerine, gerçek hayattaki kötülüklerle yetinseydik zavallılığımız ne kadar katlanılır, hayat ne kadar güzel olurdu.” (s.45)

“Aşkın içinde hiçbir zaman kötülük bulunmaz.Kalbimde iyi şeylerden başka hiçbir şey hissetmiyorum. Jacques’a acı vermek istemezdim. Kimseye acı vermek istemezdim. Kimseye mutluluktan başka bir şey vermek istemezdim.” (s.64)

“Aşk ayıplanması gereken bir şeydi benim için ve ayıp olan her şeyin, ruhu eğip bükerek bozduğunu sanırdım. Ruhumda bir ağırlık hissetmediğim için de aşık olduğuma inanmıyordum.” (s.68)

“Kısıtlamalar, yasaklamalar kanunlarla koyulmamalıdır, insan içinde ve kalbinde hissederek, aşkla kısıtlamalıdır kendini.” (s.74)

“Eğer aşka bir sınır koyulmuşsa, biliyorum ki Tanrım; bunu sen değil, insanoğlu yapmıştır.” (s.85)

“Tanrım, bazen seni sevebilmek için onun aşkına ihtiyacım varmış gibi hissediyorum.” (s.86)