“İnsan evvela kendi kendisinden utanır gibi olur ama,
bilir misin, bizim en büyük maharetimiz nefsimizden beraat kararı almaktır.
Vicdan azabı dedikleri şey, ancak bir hafta sürer. Ondan sonra en aşağılık
katil bile yaptığı iş için kâfi mazeretler tedarik etmiştir.” (s.14)
“Sen sevgiline ne verebilirsin sanki? Kalbini mi? Pekala
ikincisine? Gene mi o? Üçüncü ve dördüncüye de mi o? Atma be adaşım, kaç tane
kalbin var senin? Hem biliyor musun, bu aptalca bir laftır: kalbin olduğu yerde
duruyor ve sen onu filana veya falana veriyorsun. Göğsünü yararak o eti oradan
çıkarır ve sevgilinin önüne atarsan o zaman kalbini vermiş olursun.” (s.14)
“Başkalarına benzemeyenlere antika derler.” (s.38)
“Odamda beni kitaplarım bekler. Bu yegâne tesellidir.”
(s.65)
“Kuvvetli bir kafanın sevince çeviremeyeceği ızdırap
yoktur.” (s.121)