17 Haz 2014

Virginia Woolf - Deniz Feneri

“Yüceltilirseniz her nedense düşmeye de mahkumdunuz.” (s.52)

“Aşk bu diye düşündü, tuvalini yerinden oynatır gibi yaparak, damıtılıp süzgeçten geçirilmiş bir aşk; nesnesini ele geçirmeyi asla denememiş olan bir aşk; ama matematikçilerin sembollerine, şairlerin mısralarına duyduğu aşk gibi, tüm dünyaya yayılması ve insanlığa ait servetin bir parçasına dönüşmesi gereken türden bir aşk.” (s.55)

“Lily evlenmeli, Minta evlenmeli, herkes evlenmeli diye ısrar ederdi, çünkü bu dünyada istediğin kadar şöhrete ulaş, istediğin kadar zafer kazan, evlenmemiş bir kadın hayatın tadını çıkarmamış demekti.
Ama derdi Lily, babam var, evim var, hatta söylemeye cesaret edebilse resimleri vardı. Oysa öteki şeyin karşısında bunlar öyle küçük, öyle el değmemiş görünüyordu ki. Evet, gece ilerlerken, beyaz ışıklar perdelerden sızarken, hatta bahçeden arada bir kuş şakımaları duyulurken, ümitsizce cesaretini toplayarak evrenin yasasından muaf tutulmayı talep ederdi.; bunun için yakarırdı; yalnızlığı seviyordu o, kendisi olmayı seviyordu.” (s.57)

“Kendini rahatsız hissediyordu; yanında oturup ona karşı hiçbir şey hissetmediği için, kendini hain gibi hissediyordu. İşin gerçeği aile yaşantısından hoşlanmıyordu. İnsan kendine böyle koşullarda sorardı işte, ne için yaşıyorum diye. Neden diye sorardı, insan ırkının devamı için bunca zahmete giriyorum? Bu o kadar da arzulanacak bir şey mi?” (s.99)

“Bir erkeğin bir kadına olan aşkından daha ciddi, daha yüce, daha etkili, yüreğinde ölüm tohumlarını taşıyan başka ne olabilirdi; aynı zamanda bu aşıkların, ışıl ışıl gözlerle hayallere dalan bu insanların etrafında dans edilmeliydi, onlarla alay edilip başlarına çelenkler takılmalıydı.” (s.111)

“Arzulamak ve sahip olamamak, tüm bedenine bir kasılma, bir boşluk, bir gerginlik hissi vermişti. Arzulamak ve sahip olamamak insanın yüreğini nasıl da burkuyordu. Tekrar tekrar!” (s.196)