7 Ara 2018

Don Miguel Ruiz - Beşinci Anlaşma


“Hakikat, kendine hâkim olmaya, çok kolay bir hayata ulaştırır; onu çarpıtmak ise gereksiz çatışma ve acı çekmeye yol açar. Farkında olmak ise her şeyi değiştirir.” (s.32)

“Mutluluğunuz size bağlıdır ve sözü nasıl kullandığınızla ilintilidir. Eğer birine kızıp ona duygusal zehir yollamakla kullanıyorsanız, dışarıdan sanki sözü ona karşı sarf etmişsiniz gibi görünse de, aslında kendinize karşı kullanmış olursunuz. Bu eylem benzer bir tepki yaratacak ve o kişi size karşı olacaktır.” (s.42)

“Gözleriniz çevrelerindeki milyonlarca nesneden yansıyan ışığı algılamakta. Güneşin tüm dünyadaki nesnelere yolladığı ışığı her nesne yansıtıyor. Milyarlarca ışın her yönden gelip gözünüze giriyor ve gözlerinize nesnelerin imgelerini yansıtıyor. Tüm bu nesneleri gördüğünüzü sanıyor ancak aslında yansıyan ışığı görebiliyorsunuz.
Algıladığınız ne varsa gerçek olanın yansıması, tıpkı aynadaki gibi, ancak önemli bir farkla; aynanın arkasında hiçbir şey yok ama sizin gözlerinizin arkasında her şeye bir anlam vermeye çalışan bir beyin var. Beyniniz algıladığınız her şeyi her sembole sizin yüklediğiniz anlama göre, konuştuğunuz dilin yapısına göre, zihninize programlanmış tüm bilgiye göre yorumluyor. Algıladığınız ne varsa hepsi sizin inanç sisteminizden filtre ediliyor. Ve algıladığınız her şeyi inandıklarınızın tümünü kullanarak yorumlamanın sonucu, sizin kişisel rüyanız. Tüm bir sanal gerçekliği zihninizde işte böyle yaratıyorsunuz.” (s.46)

“Pek çok usta her zihin bir âlemdir demiş, doğru söylemiş. Dışarıda gördüğümüzü sandığımız dünya aslında içimizdedir. O yalnızca hayalimizin imgeleridir. Bir rüyadır.” (s.47)

“İnsanların hakkınızda düşündükleri ne varsa, aslında onlardaki siz imgesi üzerine kuruludur; o imge siz değilsiniz.” (s.51)

“Dünya kendi düşünü gören, başkalarının kendi alemlerinde, kendi hayalleriyle yaşadığının farkında olmayan milyarlarca insanla dolu.” (s.52)

“Başkalarının bakış açısını kendinize dert etmenize gerek kalmadı. Bir kez başkalarının söylediklerinin ya da yaptıklarının sizinle ilgisi olmadığını görebildiğinizde, kimin hakkınızda dedikodu yaptığı, kimin sizi suçladığı, kimin dışladığı önemini kaybeder. Dedikodular sizi etkilemez olur. Kendi görüşünüzü savunmaya zahmet bile etmezsiniz. İnsanların sözleri sizi etkilemez çünkü onların görüşleri ve duygusal zehirlerine bağışıklığınız vardır.” (s.53)

“Hiçbir şeyi kişisel algılamamak, kendi türünüzde insan insana etkileşiminizde nefis bir araçtır. Ayrıca, bireysel özgürlüğe alınmış bir bilettir de çünkü artık hayatınızı başkalarının fikirlerine göre yönetmek zorunda değilsinizdir. Bu, insanı gerçekten özgür kılar!” (s.53)

“Asırlar hatta bin asırlar boyu, insanlar zihinde iyi ile kötü arasında bir uzlaşmazlık olduğuna inandılar. Oysa bu doğru değildir. Gerçek uzlaşmazlık, hakikatle yalan arasındakidir. İyi ile kötü yalnızca o uzlaşmazlığın sonucudur. Belki de tüm uzlaşmazlıkların yalanların sonucu olduklarını söyleyebiliriz çünkü hakikatin içinde hiç uzlaşmazlık bulunmaz.” (s.54)

“Varsayımda bulunmak, ortada olup biten bir dram yokken, onu aramaktır.” (s.62)

“Siz kendi anladığınızdan, kafanızın içinde duyduklarınızdan sorumlusunuz. Çünkü işittiğiniz her kelimeye anlam yükleyen sizsiniz.” (s.88)