“Görevlerini yapmak ve bir adam olmayı benimsemek, yalnızca
yaşlılığa götürür insanı.” (s.13)
“Ne zaman dünyanın derin anlamını sezer gibi olduysam, onun
basitliği şaşırttı beni.” (s.16)
“Yalnızlık varsa -benim bilmediğim bir şey bu- bir cennet
düşler gibi düşleyebilir insan onu.” (s.26)
“Sanatta ya her şey bir arada gelir, ya da hiçbir şey
gelmez; alevsiz ışık yoktur. Stendhal bir gün: Ama benim ruhum alevlenmedi mi
acı çeken bir ateştir diye haykırmıştı.” (s.27)
“Gençler deneyimin bir bozgun olduğunu, biraz bilgi edinmek
için her şeyi yitirmek gerektiğini bilmezler.” (s.33)
“İnsanlar her şeyi ilerideki yaşlılık üzerine kurarlar.
Düzelmezlerle kuşatılmış bu yaşlılığa kendilerini savunmasız bırakan
başıboşluğu vermek isterler. Küçük bir köşke çekilmek için ırgatbaşı olmak
isterler. Ama bir kez yaşlılığa gömüldüler mi anlarlar bunun yanlış olduğunu.
Korunmak için başka insanlara gereksinimleri vardır.” (s.35)
“Açık görüşlülükte, sevmeyi yadsımada bir tür umutsuz
cesaret vardır.” (s.37)
“Kendimi vererek seviyorsam, yalnız aşk bizi kendimize
getirdiğine göre, en sonunda kendimdim.” (s.39)
“Yoksullukta bir yalnızlık vardır, ama her nesneye değerini
veren bir yalnızlık.” (s.41)
“Öyle ya yolculuğun değerini oluşturan şey korkudur.
Yolculuk, benliğimizdeki bir tür iç dekoru yıkar. Hile yapmak yani büro ve
şantiye saatlerinin ardına gizlenmek olanaklı değildir artık. Bu yüzden
kahramanlarımın, bürodaki saatlerim olmasaydı halim ne olurdu ya da karım öldü
ama bereket versin ki tamamlanacak bir sürü evrak var yarına diye konuşacakları
romanlar yazmak gelir hep içimden.” (s.63)
“İyi biliyorum ki yanılıyorum, benimsenilmesi, tanınması
gereken sınırlar vardır. Yaratırsa böyle yaratır insan. Ama sevmenin sınırı
yoktur ve ben her şeyi kucaklayabildikten sonra, iyi sarılmasam da ne çıkar?”
(s.66)