8 Ağu 2012

Albert Camus - Defterler 1


“Deneyim sözcüğünün boşluğu. Deneyim, deneye dayalı değildir. Deneyim oluşturulamaz. Deneyime maruz kalınır. Sabır sözcüğü deneyimden daha doğrudur.” (s.14)

“Mutluluk, mutsuzluğumuzun merhamete gelmesinden başka bir şey değildir.” (s.16)

“Gençken insanlardan verebileceklerinin fazlasını isterdim. Sürekli bir dostluk, kesintisiz bir coşku. Şimdi, verebileceklerinden daha azını istemesini biliyorum. Yorumsuz bir arkadaşlık. Ve coşkuları, dostlukları, soylu davranışları, benim gözümde tüm mucizevi değerini koruyor. İyiliğin sarsılmaz etkisi.” (s.16)

“Şu dakikayı zamanın dokusundan kesip ayırmama izin veriniz, başkalarının sayfaların arasına bir çiçek bırakması gibi. Onlar, aşkın kendilerine hafifçe dokunuverdiği bir gezintiyi sayfaların arasına hapsederler. Ve ben de geziniyorum ama beni bir Tanrı okşuyor. Yaşam kısadır ve zaman yitirmek günahtır. Bütün gün boyunca zaman yitiriyorum ve ötekiler çok çalışkan olduğumu söylüyorlar. Bugün mola verdim ve kalbim başını alıp kendisiyle tanışmaya gidiyor.” (s.18)

“Önemli olan insan olmak, yalın olmaktır diyebilirim ve birazdan diyeceğim. Hayır, önemli olan doğru olmaktır ve bunun için de hepsi vardır. İnsanlık da, yalınlık da…” (s.18)

“İnsanlardan bana verebileceklerinden fazlasını istiyorum. Zıddını ileri sürmek boş… Ne yanılgı ve ne umutsuzluk. Belki de bizzat ben.” (s.23)

“Her defasında bana, bir dostluğun unsurları, bir coşkunun parçaları veriliyor. Asla coşku ya da dostluk değil.” (s.23)

“Her şeyden konuşuluyor ve hiçbir şeyden konuşulmuyor. Zaman geçiyor. Ve ben daha yalnız ve daha noksanım. İnşa etmek istediğim bu güçsüz bilgeliği, benden kaçan bir dostun hangi üstünkörü sözü yıkacak?” (s.23)

“El değmemiş mutluluklarım yoldan çıkıveriyorlar ve akşam vaktinin hüznünde, genç bir kadının gülümsemesi ya da her şeyin bilindiği bir dostluğun zekice bakışıyla yakama yapışıyorlar.” (s.25)

“Acının sıkıntısı, aşkı harekete geçirir.” (s.26)

“İnsan umutsuz olduğuna tamamen inanmışsa, umut edebilirmiş gibi davranması gerekir. Ya da kendini öldürmesi…” (s.33)

“Zekayı küçümsüyorum sözü aslında, kuşkularıma katlanamıyorum anlamına gelir. Gözlerimi açık tutmayı yeğlerim.” (s.34)

“Tuhaf yalnız kalmayı becerememek, yalnız kalmamayı da becerememek. İnsan ikisini de kabulleniyor. İkisi de yararlı.” (s.37)

“Kadınlar, düşüncelerini duygularına yeğlerler.” (s.37)

“Dünyanın yalan söylediği günler vardır, doğru söylediği günler de vardır. Bu akşam doğru söylüyor. Ve nasıl ısrarlı ve hüzünlü bir güzellikle…” (s.38)

“İnsan yaşamı boyunca ne olduğunu anlamaya çalışır. Kendini eksiksiz bir biçimde tanımak, ölmektir.” (s.38)

“Gençken, bir insandan çok bir görünüme bağlanılır. İlkler yoruma açıktır.” (s.39)

“Kültür: Yazgıları karşısında insanların çığlığı.” (s.40)

“Devrim, zafer, aşk ve ölüm. Benliğimdeki şu birkaç şeyin karşılığı olarak mı, böylesine sert ve böylesine gerçeğim?” (s.46)

“Şu anda bir ahlak kitabı yazacak olsaydım, doksan dokuz sayfası bembeyaz, yüz sayfalık bir kitap olurdu. Son sayfaya, bildiğim tek bir görev var, o da sevme görevi yazardım. Ve gerisine hayır diyorum, tüm gücümle hayır diyorum.” (s.56)

“Kendini başkalarına değil, yalnızca sevdiğin insanlara teslim etmek önemlidir. Çünkü o zaman insan kendini göstermek için değil, yalnızca vermek için teslim eder kendini.” (s.60)

“Yalnız olduğum için acı çektim, ama sırrımı saklamak için yalnızlık acısını yendim. Ve bugün, yalnız ve bilinmez olarak yaşamaktan daha büyük bir mutluluk tanımıyorum. Yazmak, en derin sevincim. Dünyayı kabul etmek ve tadını çıkarmak-ama yalnızca yoksunlukta. Kendimin karşısında çıplak kalmayı beceremeseydim, kumsalların çıplaklığını sevmeye layık olamazdım.” (s.61)

“Bugün evet ile hayır arasında bir mola değildir. Bugün evettir, hayırdır.” (s.61)

“Yaşamıma ve onun gizli rengine baktığımda, içimde gözyaşı titrer sanki.” (s.65)

“-Sizi sevenleri çok fazla acı bekliyor dedi.
Partice ayağa kalktı, bakışında umutsuz bir şeyler vardı ve öfkeyle:
-Benim için hissedilen aşk beni bağlamaz dedi.
-Doğru dedi Claire. Ama bir saptama yapıyordum. Bir gün, yalnız kalacaksınız.” (s.66)

“Bir aşk, yaşamda büyük bir aşk gerekir. Çünkü bu aşk, belimizi büken nedensiz umutsuzlukların yerini alır.” (s.76)

“Acıda ortaklık yoktur, mutsuzluk ortaktır.” (s.83)

“İnsan yazdığı zaman iki kişi olmalı. Burada da bir kez daha öğrenilecek ilk şeyin kendine egemen olmak olduğu ortaya çıkıyor.” (s.180)

“İrade de bir yalnızlıktır.” (s.181)