23 Kas 2010

Mine Söğüt - Kırmızı Zaman

"Küçükken anneannem bana, sonsuz zamana algısından bahseden bir masal anlatmıştı: Çocuklar zamanı algılayamadıkları yaşlarda, tüm evrene hakim olan o tanrısal sonsuzluğu hissedebilirlermiş. bu onları huzurlu ve korkusuz yaparmış. Zamanı algılayamadıkları için zamanın geçişini de farketmez ve kendilerini ölümsüz bilirlermiş. "Sen" demişti. "Şimdi o sınırsız zaman algısının büyüsündesin; zamanın geçip gittiğini farkettiğin an büyüyeceksin..." " (s.9)

"Hayat tuhaflıklarla doludur ve katlanılabilir olmasını bu tuhaflıklara borçludur." (s.11)

"Berduşlar kolay kolay ölmezler. Hatta bazıları yaşlanmazlar bile. Çünkü değişmezler. Çünkü onlar en esaslı değişimi bir kez yaşamışlardır hayatlarında. Kimse berduş doğmaz. Yoksullukla berduşluğu birbirinden ayıran temel nokta budur." (s.19)

"Hayatı, baştan sona "ölüme yolculuk" olduğunu bildiğimiz halde, hevesle sürdürmemizin sırrı şeytani cazibesinde gizlidir." (s.29)

"İnsanoğlu gerçeklerden kaçar,çünkü efsanelere inanmaya meyyal doğar." (s.37)

"Babalar bir yerde bir çocukları olduğunu hiç bilmeyebilir; işte sırf bu yüzden bile, bu tuhaf olasılığın yüklediği özgürlük duygusuna inanıp, varolan çocuklarını da isterlerse gözlerini kırpmadan terk edebilirler." (s.43)

"Ölüm ve süreklilik paralel olarak yaşamı belirler. İnsan bu paradoks yüzünden deliliğe bu kadar yakın yaşar." (s.53)

"Kader, insanın kendi hayatına hiçbir zaman gerçekten sahip olamayacağının açık tehdididir." (s.59)

"Tanrı, bir insan/bir canlı öldüğü zaman hala hayatta olanların cesedi derhal toprağın altına gömmesini/ateşe atmasını/çle/dağa/suya bırakmasını; cesetleri hiç vakit kaybetmeden ortadan kaldırmasını emreder; onlara ölümlü oldukları gerçeğini kavramaları için zaman bırakmaz." (s.76)

"Takvim, canlıların celladı olan zamanı kavrayabilmenin yegane aracıdır. Aynı zamanda bütünüyle tanrısal düzeni işaret eder." (s.85)

"Delilere sır konusunda güvenilmeyeceğini sananlar çok yanılırlar. Bir deli değer görürse tüm sırları saklayabilir, çünkü deli, kara kutunun içini, onu hiç açmadan da görebilir." (s.88)

"Hayat sadece ölümü anlamak için verilmişti insanoğluna. İnsanoğluysa ölümü yok sayarak, hayatı tek gerçekmiş gibi kabul edip hep yanlış yola giriyordu." (s.97)

"İnsanlar delilerden uzak dururlar. Çünkü kendi içlerindeki delinin uyanmasından korkarlar." (s.107)

"Işık vurduğu yeri aydınlatır ama her zaman görmeyi kolaylaştırmaz; bazen gözleri kamaştırır; akla olmadık hayaller sızdırır." (s.113)

"Heves, içinde tehlike olduğu hep unutulan bir lunaparktır." (s.117)

"Rastlantı belki de Tanrı'nın ta kendisidir." (s.123)

"Gerçekler rüyalara saklanmayı sever." (s.129)

"Yaşamanın ilk şartı bir gün mutlaka ölmektir." (s.147)

"İnsanoğlu bazen masalla gerçek arasında yolunu yitirir." (s.159)

"Suç, her zaman cezalandırılmaz; bazen de ödüllendirilir. Suçun tarifi de hayattaki her şey ama her şey gibi görecedir." (s.171)

"Şair, sözü kendince söyleyendir." (s.181)

"Bazen masal gerçeği gölgeler, bazen gerçek masalı..." (s.185)

"Hayal kurmak her zaman ve her yerde serbest ama tehlikelidir." (s.197)

"Vicdan,
Tam kalbimizin altında duran bir organ...
Vicdan, bir bebeği ilk ağlatan,
Bir ölüyü son terkeden...
Vicdan..." (s.199)

"Tırtılın kaderi kelebek olamak ve güzel ölmektir." (s.218)

Not: Mayam'ın hediyesi bu kitap. Telaşlı bir iş günümü renklendirmişti. Şaşırtıp, mutlu etmişti beni. Tekrar teşekkür ederim Mayam.