7 Kas 2010

Sabahattin Ali - Kürk Mantolu Madonna



"Her şeye hazır bulunan ve kimden ne gelebileceğini bilen bir insanı sarsmak mümkün müdür?" (s.23)

"İnsanlar birbirlerini tanımanın ne kadar güç olduğunu bildikleri için, bu zahmetli işe teşebbüs etmektense körler gibi rastgele dolaşmayı ve ancak çarpıştıkça birbirlerinin mevcudiyetinden haberdar olmayı tercih ediyorlar." (s.32)

"Yaşamak için kendisine kayıtsız şartsız muhtaç olduğum bir insandı. Bu his ilk anlarda bana da garip geliyordu. Bu yaşıma kadar mevcudiyetinden bile haberim olmayan bir insanın vücudu birdenbire benim için nasıl bir ihtiyaç olabilirdi? Fakat bu hep böyle değil midir? Birçok şeylere ihtiyacımızı ancak onları görüp tanıdıktan sonra keşfetmez miyiz?" (s.86)

"Muhakkak ki bütün insanların birer ruhu vardı, ama bir çoğu bunun farkında değildi ve gene farkında olmadan geldikleri yere gideceklerdi. Bir ruh, ancak bir benzerini bulduğu zaman ve bize, bizim aklımıza, hesaplarımıza danışmaya lüzum bile görmeden, meydana çıkıyordu. Biz ancak o zaman sahiden yaşamaya başlıyorduk." (s.87)

"Bu o kadar mühim bir felaket mi? Hayatta yalnız kalmanın esas olduğunu hala kabul edemiyor musunuz? Bütün yakınlaşmalar, bütün birleşmeler yalancıdır. İnsanlar ancak muayyen bir hadde kadar birbirlerine sokulabilirler, üst tarafını uydururlar. Ve günün birinde, hatalarını anlayınca, yeislerinden her şeyi bırakıp kaçarlar. Halbuki mümkün olanla kanaat etseler, hayallerindekini hakikat zannetmekten vazgeçseler bu böyle olmaz." (s.93)

"Başkasına merhamet etmek, ondan daha kuvvetli olduğunu zannetmektir ki, ne kendimizi bu kadar büyük, ne de başkalarını bizden daha zavallı görmeye hakkımız yoktur." (s.93)

"Bilhassa tahammül edemediğim bir şey, kadının erkek karşısında her zaman pasif kalmaya mecbur oluşu. Neden? Niçin daima kaçacapız ve siz kovalayacaksınız? Niçin daima biz teslim olacağız ve siz teslim alacaksınız? Niçin sizin yalvarışınızda bile bir tahakküm, bizim reddedişimizde bile bir aciz bulunacak?" (s.97)

"Erkek azminin ve kuvvetinin ne olduğunu gayet iyi anladım; dünyada hiçbir mahluk bu kadar kolay muvaffakıyetler peşinde koşmaz ve hiçbir mahluk bir erkek kadar hodbin, kendini beğenmiş ve kibirli, fakat aynı zamanda korkak ve rahatına düşkün değildir. Bir kere bunları farkettikten sonra erkekleri sahiden sevebilmem imkansızdı." (s.98)

"Kendim kadar hürmet etmediğim ve kendim kadar kıymetli bulmadığım bir insanı sevebileceğimi aklıma bile getirmedim." (s.99)

"Aşk, basit sempati veya bazen derin olabilen sevgi değildir. O büsbütün başka, bizim tahlil edemediğimiz öyle bir histir ki, nereden geldiğini bilmediğimiz gibi, günün birinde nereye kaçıp gittiğini de bilmeyiz. Halbuki arkadaşlık devamlıdır ve anlaşmaya bağlıdır. Nasıl başladığını gösterebilir ve bozulursa bunun sebeplerini tahlil edebiliriz. Aşka girmeyen şey ise tahlildir." (s.107)

"Şimdi aramızda noksan olan şeyin ne olduğunu biliyorum, dedi. Bu eksik sana değil, bana ait... Bende inanmak noksanmış..." (s.135)

"Her şeyi, her şeyi, bilhassa ruhumu hiç bulunmayacak yerlere saklamalı..." (s.160)