“Hiçbir parçamız yaşlanmanın kaderinden kaçamıyor.”
(s.10)
“Dünyaya bakış açımızın sağlam temelleri, derinliği veya
sığlığı çocukluk yıllarında oluşur. Bu görüş daha sonra özenle düzeltilir ve
mükemmel hale getirilir ama öz değişmeden kalır.” Schopenhauer (s.55)
“En büyük bilgelik şu andan zevk almayı hayatın en büyük
amacı kılmaktır çünkü tek gerçek budur, başka her şey düşünce oyunudur. Ama
bunun en büyük budalalığımız olduğunu da söyleyebiliriz çünkü yalnızca kısa bir
süre için var olan ve bir rüya gibi kaybolan içinde bulunduğumuz bu an asla
ciddi bir çabaya değmez.” Schopenhauer (s.92)
“Krallar taçlarını ve asalarını geride bıraktılar,
kahramanlar da silahlarını. Ama aralarındaki, görkemlilikleri dışlarına taşan,
bunu da dışarıdaki şeylerden almayan büyük insanlar, büyüklüklerini yanlarında
götürürler.” Schopenhauer (s.108)
“İnsanların çoğu hayatlarının sonunda geriye dönüp
baktıklarında geçici, muvakkaten yaşadıklarını görürler. Takdir etmeden ve zevk
almadan yanlarından geçip giden şeyin aslında hayatları olduğunu gördüklerinde
şaşırırlar. Ve böylece umutlarla kandırılan insan, ölümün kollarına koşar.” Schopenhauer
(s.113)
“İnsanın somut olarak yaşadığı hayatın yanı sıra her
zaman soyut olarak ikinci bir hayat yaşaması dikkate değer ve önemlidir.
Sakince enine boyuna düşünme alanında, önceden onu tamamen ele geçiren ve yoğun
bir şekilde etkileyen şeyler soğuk, renksiz ve uzak görünür: O yalnızca bir
seyirci ve gözlemcidir.” Schopenhauer (s.138)
“Bir keresinde öğretmenim, insanın başkası tarafından
rahatsız edilemeyeceğini söylemişti. Kişinin sükunetini ancak kendisi
bozabilir.” (s.144)
“Can sıkıntısıyla ilgili en korkunç şey nedir? Neden aceleyle
can sıkıntısını gidermeye çalışırız? Çünkü bu, varoluşla ilgili tatsız
gerçeklerin (önemsizliğimiz, anlamsız varoluşumuz, yok olmaya veya ölüme doğru önlenemez
şekilde ilerleyişimiz) kısa süre içinde ortaya çıktığı, dikkat çelicilerin
olmadığı bir durumdur.
Bundan dolayı insan hayatı sonsuz bir isteme, tatmin
olma, can sıkıntısı ve sonra yeniden isteme döngüsünden başka nedir ki? Bu bütün
canlı türleri için geçerli midir? Durumun insanlar için en kötüsü olduğunu
söylüyordu Schopenhauer çünkü zeka arttıkça acının yoğunluğu da artmaktadır.”
(s.284)
“Gençliğimde bile, başkaları mal mülk edinmek için
çabalarken benim bu tür şeylere başvurmak zorunda olmadığımı çünkü içimde bütün
mallardan daha değerli olan bir hazine taşıdığımı fark ettim; en önemli şey,
zihinsel gelişimin ve tam bağımsızlığın temel koşul olduğu bu hazineyi
güçlendirmekti… İnsanın doğasının ve haklarının tersine, gücümü kendi
saadetimin artırılmasından almak zorundaydım,
böylece bu gücü insanlığın hizmetine sunabilirdim. Zekâm bana değil, dünyaya
aitti.” (s.354)