1 Eki 2018

Şule Gürbüz - Kambur


“Düşler, düşler, en koyusu kendiliğin.” (s.5)

“Akıl ideale varamayınca hicve varıyor.” (s.8)

“Çirkin insanlardan iğrendiğim kadar güzellerden de iğrenirim. Hatta diyebilirim ki, estetik kaygısındaki her şey iğrendirir beni.” (s.16)

“Benden, bana kayıtsız kalınması ile benden nefret edilmesi arasında bir seçim yapmam istense, tereddütsüz nefreti seçerim. Kayıtsız kalınacak bir yanım yoktur. Ve ben söylemek isterim ki, her şeye ve herkese kayıtsızım. Değilmişim gibi davrandığım durumlar, yaşıyormuşum gibi yapma zorunluluğumdandır.” (s.21)

“Dünyada kıpırdamadan durmak, her türlü oyalayıcıyı, bulanıklaştırıcıyı reddetmek kadar güç ve sıra dışı bir şey olamaz. Herkesin gelmeyeceği herkesçe bilindiği halde, beklediği şeyleri, farkında değilmiş gibi kıpırtısızca beklemesi, olanı biteni sessizce izlemesi, zamanın tüm ağırlığını ve saydamlığını her saniye tüm netliğiyle görmesi ve yine kıpırdamaması gibi. İşte yaşamın en uç noktası budur.” (s.26)

“Neden sizin özleminiz ben değilim? Beni denemediniz ki...” (s.26)

“Maceraları kafamda yaşasam da zaman kaybetmesem –hem de hırpalanmasam- hem de yalancı durumuna düşmesem. Korkak mı olurum –kendini esirgeyen mi- suçlu mu, aldatan mı... Ah, bir olsam. O zaman her şey olurum.” (s.27)

“Gün geçmiyor ki bir gün de geçmesin.” (s.34)

“Bir günü daha bitirmenin sevincini, yarına başlıyor olmam yarıda bırakıyor.” (s.55)

“Hayat felsefesi yoktur, hayat vardır. Hayat felsefesi insanın bunu örtbas etmek için uydurduğu sözlerdir.” (s.58)

“Bu kış duruyorum. Geçen kış yine duruyordum. Böylece kışları yapacak çok işim oluyor. Sanki geçmiyor da, eskitiyorum. Durduğu yerde... Her şey, olduğu yerde. Artık kendim diken oldum –ayakkabısız gezebilirim.” (s.66)

“Kendim hariç her şeye uzağım, ve çok kişiyi öldürdüm; kafam cinayetlerle dolu. Tüketmek gerek anlamları –ama üretmek ve tüketmek. Yok etmek –ama var edip sonra yok etmek... Güneşi suçluyorum, söndürmek gerek bu boş yangını. Bana en uzak yerlerdeyim çoğu zaman, sonsuz yaşamın içindeki düzelmeyen kambur... Benim gökyüzüm delinmedi; delinen, anlar ve zihnimin saydamlığı.” (s.86)

“Nereye baksam, yaşamım değil gördüğüm.” (s.86)

“Aslında şunu söylemem gerekiyor: Hani bazı filmlerde kadın oyuncu beyaz, ipek bir sabahlık giyer ve erkek yaklaşınca, o sabahlık sessizce görevini tamamlayıp usulca yere düşer ya –işte, ben o kadın değil; o sabahlık olmak istiyorum.”  (s.91)