“Sevgili Bayan Arendt!
Hemen bu akşam size gelmeli ve kalbinize hitap etmeliyim.
Aramızdaki her şey yalın, beraak ve saf olmalı. Birbirimizle karşılaştırılmış
olmak lütfuna ancak böyle layık olabiliriz. Sizin öğrencim olmanız, benim sizin
hocanız olmam, aramızda vuku bulanların yalnızca bir vesilesinden ibarettir.
Size hiçbir zaman sahip olamayacağım. Fakat siz bundan
böyle hayatıma ait olacaksınız. Hayatım da sizinle beraber büyüyecek.
Kendi varlığımızla diğerleri için ne olacağımızı asla
bilemeyiz. Ama ne oranda yıkıcı ve engelleyici bir etki yapabileceğimizi pekâla
tahmin edebiliriz.
Henüz baharındaki ömrünüzün hangi yöne yöneleceği meçhul.
Bu seçimin önünde boyun eğeceğiz. Size sadakatim, sizin de kendinize sadık
kalmanıza yardımcı olmalı.” Martin Heidegger
(s.11)
“Sevdiğimiz şeye dönüşüyor, yine de kendimiz kalmaya
devam ediyoruz. Bunun için sevgiliye teşekkür etmek istiyor, ancak buna yetecek
hiçbir şey bulamıyoruz. Sadece kendimizle teşekkür edebiliriz ona. Aşk, minneti
kendine sadakat duygusuna ve diğerlerine kayıtsız şartsız itimada çevirir.
Böylece kendi sırrını sürekli yükseltir.” Martin Heidegger (s.13)
“Keşke seninle gecelerin içinde yürüyebilsem.” Martin
Heidegger (s.14)
“Gölgeler sadece güneşin olduğu yerdedir. Bu da senin
ruhunun temelidir. Sen varlığının tam merkezinden bana yaklaştın ve hayatımda
daima etkileyici güç oldun.” Martin Heidegger (s.25)
“Seni, çevren gölgelere sürüklüyor, bu çağ ve henüz
baharında bir hayatın çabuklaştırılmış olgunluğu. Eşi benzeri görülmemiş bir
surette ve dışarıdan dayatılan kendi kendini didiklemenin yarattığı bu
bozulmaların ve yanılmaların sen olmadığına inanmasaydım seni sevemezdim.” Martin
Heidegger (s.26)
“Aşk, beklemek ve korumakla görevlendirilmiş olmasaydı
hâlâ ruhta kendisiyle birlikte yükselen o büyük inanç olur muydu? Sevgiliyi
bekleyebilmek, muhteşem olan budur. Çünkü bu bekleyiş sayesinde sevgili “şu
an”dır.” Martin Heidegger (s.27)
“Kendini yeniden buldun, sen zaten kendini hiç
kaybetmedin ve kaybetmeyeceksin. Tanrı vergisi kendi varlığının huzurunda
tevazuyu dillendirdiği için bu Evet, öyle mutluluk verici ki. Ebediyen böyle
bir varlığı bekleyebilmekten daha büyük bir şey düşünebilir misin?” Martin
Heidegger (s.28)
“İlk yürüyüşümüzde korkuya kapılsaydın, diyorsun, ne
olurdu? Bir şey olabilir miydi? Hepsi bu değil miydi ve bu daima böyle
olmayacak mıydı? Bunun için biz bir şey yaptık mı? Kendimizi açmaktan ve olanı
oldurulduğu gibi bırakmaktan başka ne yapabiliriz. Böyle olduruluyoruz;
birbirimiz için salt sevinç ve her yeni günün menbağı.” Martin Heidegger (s.28)
“Dünya bundan böyle ne senindir ne de benim. Bilakis, o
bizim oldu artık.” Martin Heidegger (s.29)
“Augustinus diyor ki: Amo: volo ut sis: Seni Seviyorum,
öyleyse ne isen o olmanı istiyorum.
Sevgili Yürek, yaptıklarımın hikâyesi hakkında hiçbir şey
söylemiyorsun. Biz iki insanız, zor konuşan, fakat susmayı da anlayan. İçinde
gençliğinden bir mayıs günü hatırası saklayan, mis kokulu çiçeklenişin için
teşekkür ediyorum.” Martin Heidegger (s.31)
“Uzaklarda olduğun zamanlarda sık sık şiir okudum ve
hayatın benim için şimdiki zamana dönüştü.” Martin Heidegger (s.34)
“Kadere inanmakla hiçbir şey mazur görülmüş olmaz ve bu
benimle rahatça başa çıkmanın yolu değildir. Sadece ötekine inanmak suretindeki
bir imân –ki aşktır bu- seni gerçekten kabul edebilir.” Martin Heidegger (s.35)
“Gelecekten memnun olabilen aşk kök salmış demektir.” Martin
Heidegger (s.35)
“Senin hayatın zenginleşecek ve bu asla başarısızlığa
uğramayacak. Bu inanç, hırsla kaptığımız ve yaptığımız her şeyden daha
geçerlidir.” Martin Heidegger (s.39)
“Seni unuttum. Kayıtsızlıktan değil. Dış şartların bunu
icbar etmesinden dolayı da değil. Bilakis seni unutmak zorunda olduğum ve son
yoğun çalışmamın kıvamına her gelişimde, seni unutacağım için. Bu, saatlerin ve
günlerin getirdiği bir şey değil. Haftalardır, aylardır hazırlanmakta olan ve
yavaş yavaş dinmekte olan bir süreç.” Martin Heidegger (s.52)
“Gitmeye cesaret edememek gençliğe yakışmaz. Bu, hürriyet
güdüsünün söndüğünün işaretidir. Böyle insanlar kaldıklarında da bu yüzden
olumlu bir surette gelişemezler.” Martin Heidegger (s.53)
“Seninle sevinmek için seni yeniden aramaya başladım;
sevinçten taşıncaya, sonra da kaybolup gidinceye değin.” Martin Heidegger
(s.57)
“Beni huzurunda muhafaza et.” Martin Heidegger (s.59)
“Sana olan aşkımı kaybedersem, yaşama hakkımı kaybetmiş
olurum.” Hannah Arendt (s.63)
“Sevgili Hannah!
Sen gittikten sonra geriye odamda durgun bir gün ışığı
kaldı.” Martin Heidegger (s.69)
“Hiçbir sevginin hikâyesinin anlatımı böyle güzel
değildir, unutamamanın masumiyeti böyle muazzam değildir.” Martin Heidegger
(s.81)
“İlkbaharın kalbini kırdıklarına sonbahar yeniden şifa
oluyor.” Hannah Arendt (153)
“Başlangıç aynı zamanda bir Tanrı’dır ve insanlar
arasında gezindiği sürece her şeyi kurtarır.” Platon (s.177)
“Bir insanla yüzyüze durulduğunda o kendi bütüncül,
mutluluk verici canlılığında algılanır fakat o insan hakkında düşünülmez. Eğer
şu yapılırsa; birbiriyle karşılaşmış insanların arasına bir duvar örülürse,
insan gizlice o karşılaşmadan uzaklaşır. Bir insana ya da bir şeye düşünerek
yaklaşmak için o şey, dolaysız bir algılama için uzakta olmak zorundadır.
Heidegger diyor ki: Düşünme, uzaklığa yakınlaşmaktır.” Hannah Arendt (s.186)
“İki insanın arasında bazen, çok nadir, bir dünya
oluşuyor. Sonra bu bir vatan oluyor, kabul etmeye çoktan hazır olduğumuz her
hâlükârda biricik bir vatan. İçinde dünyaya karşı korunduğumuz bu minicik mikro
dünya, biri çekip gittiğinde yıkılıyor. Gidiyorum, çok sakinim ve düşünüyorum:
gitti.” Hannah Arendt (s.205)
“Kendime her gün şunu söylüyorum: Sen kendi işini yap.
Geri kalan ve büyük şeylerin bizden gizlenmiş kendi kaderleri vardır.” Martin
Heidegger (s.241)
“Birbirimizi tekrar görürsek
Artık hiçbir şeyi özlemeyeceksin.” Hannah Arendt (s.394)
“Ah, kendimi armağan ettiğim tebessümü tanıyordunuz
Susarak ne kadar çok şeyi kararttığımı biliyordunuz.”
Hannah Arendt (s.397)