4 Eyl 2017

Martin Heidegger ve Hannah Arendt Mektuplar

“Sevgili Bayan Arendt!
Hemen bu akşam size gelmeli ve kalbinize hitap etmeliyim. Aramızdaki her şey yalın, beraak ve saf olmalı. Birbirimizle karşılaştırılmış olmak lütfuna ancak böyle layık olabiliriz. Sizin öğrencim olmanız, benim sizin hocanız olmam, aramızda vuku bulanların yalnızca bir vesilesinden ibarettir.
Size hiçbir zaman sahip olamayacağım. Fakat siz bundan böyle hayatıma ait olacaksınız. Hayatım da sizinle beraber büyüyecek.
Kendi varlığımızla diğerleri için ne olacağımızı asla bilemeyiz. Ama ne oranda yıkıcı ve engelleyici bir etki yapabileceğimizi pekâla tahmin edebiliriz.
Henüz baharındaki ömrünüzün hangi yöne yöneleceği meçhul. Bu seçimin önünde boyun eğeceğiz. Size sadakatim, sizin de kendinize sadık kalmanıza yardımcı olmalı.”  Martin Heidegger (s.11)

“Sevdiğimiz şeye dönüşüyor, yine de kendimiz kalmaya devam ediyoruz. Bunun için sevgiliye teşekkür etmek istiyor, ancak buna yetecek hiçbir şey bulamıyoruz. Sadece kendimizle teşekkür edebiliriz ona. Aşk, minneti kendine sadakat duygusuna ve diğerlerine kayıtsız şartsız itimada çevirir. Böylece kendi sırrını sürekli yükseltir.” Martin Heidegger (s.13)

“Keşke seninle gecelerin içinde yürüyebilsem.” Martin Heidegger (s.14)

“Gölgeler sadece güneşin olduğu yerdedir. Bu da senin ruhunun temelidir. Sen varlığının tam merkezinden bana yaklaştın ve hayatımda daima etkileyici güç oldun.” Martin Heidegger (s.25)

“Seni, çevren gölgelere sürüklüyor, bu çağ ve henüz baharında bir hayatın çabuklaştırılmış olgunluğu. Eşi benzeri görülmemiş bir surette ve dışarıdan dayatılan kendi kendini didiklemenin yarattığı bu bozulmaların ve yanılmaların sen olmadığına inanmasaydım seni sevemezdim.” Martin Heidegger (s.26)

“Aşk, beklemek ve korumakla görevlendirilmiş olmasaydı hâlâ ruhta kendisiyle birlikte yükselen o büyük inanç olur muydu? Sevgiliyi bekleyebilmek, muhteşem olan budur. Çünkü bu bekleyiş sayesinde sevgili “şu an”dır.” Martin Heidegger (s.27)

“Kendini yeniden buldun, sen zaten kendini hiç kaybetmedin ve kaybetmeyeceksin. Tanrı vergisi kendi varlığının huzurunda tevazuyu dillendirdiği için bu Evet, öyle mutluluk verici ki. Ebediyen böyle bir varlığı bekleyebilmekten daha büyük bir şey düşünebilir misin?” Martin Heidegger (s.28)

“İlk yürüyüşümüzde korkuya kapılsaydın, diyorsun, ne olurdu? Bir şey olabilir miydi? Hepsi bu değil miydi ve bu daima böyle olmayacak mıydı? Bunun için biz bir şey yaptık mı? Kendimizi açmaktan ve olanı oldurulduğu gibi bırakmaktan başka ne yapabiliriz. Böyle olduruluyoruz; birbirimiz için salt sevinç ve her yeni günün menbağı.” Martin Heidegger (s.28)

“Dünya bundan böyle ne senindir ne de benim. Bilakis, o bizim oldu artık.” Martin Heidegger (s.29)

“Augustinus diyor ki: Amo: volo ut sis: Seni Seviyorum, öyleyse ne isen o olmanı istiyorum.
Sevgili Yürek, yaptıklarımın hikâyesi hakkında hiçbir şey söylemiyorsun. Biz iki insanız, zor konuşan, fakat susmayı da anlayan. İçinde gençliğinden bir mayıs günü hatırası saklayan, mis kokulu çiçeklenişin için teşekkür ediyorum.” Martin Heidegger (s.31)

“Uzaklarda olduğun zamanlarda sık sık şiir okudum ve hayatın benim için şimdiki zamana dönüştü.” Martin Heidegger (s.34)

“Kadere inanmakla hiçbir şey mazur görülmüş olmaz ve bu benimle rahatça başa çıkmanın yolu değildir. Sadece ötekine inanmak suretindeki bir imân –ki aşktır bu- seni gerçekten kabul edebilir.” Martin Heidegger (s.35)

“Gelecekten memnun olabilen aşk kök salmış demektir.” Martin Heidegger (s.35)

“Senin hayatın zenginleşecek ve bu asla başarısızlığa uğramayacak. Bu inanç, hırsla kaptığımız ve yaptığımız her şeyden daha geçerlidir.” Martin Heidegger (s.39)

“Seni unuttum. Kayıtsızlıktan değil. Dış şartların bunu icbar etmesinden dolayı da değil. Bilakis seni unutmak zorunda olduğum ve son yoğun çalışmamın kıvamına her gelişimde, seni unutacağım için. Bu, saatlerin ve günlerin getirdiği bir şey değil. Haftalardır, aylardır hazırlanmakta olan ve yavaş yavaş dinmekte olan bir süreç.” Martin Heidegger (s.52)

“Gitmeye cesaret edememek gençliğe yakışmaz. Bu, hürriyet güdüsünün söndüğünün işaretidir. Böyle insanlar kaldıklarında da bu yüzden olumlu bir surette gelişemezler.” Martin Heidegger (s.53)

“Seninle sevinmek için seni yeniden aramaya başladım; sevinçten taşıncaya, sonra da kaybolup gidinceye değin.” Martin Heidegger (s.57)

“Beni huzurunda muhafaza et.” Martin Heidegger (s.59)

“Sana olan aşkımı kaybedersem, yaşama hakkımı kaybetmiş olurum.” Hannah Arendt (s.63)

“Sevgili Hannah!
Sen gittikten sonra geriye odamda durgun bir gün ışığı kaldı.” Martin Heidegger (s.69)

“Hiçbir sevginin hikâyesinin anlatımı böyle güzel değildir, unutamamanın masumiyeti böyle muazzam değildir.” Martin Heidegger (s.81)

“İlkbaharın kalbini kırdıklarına sonbahar yeniden şifa oluyor.” Hannah Arendt (153)

“Başlangıç aynı zamanda bir Tanrı’dır ve insanlar arasında gezindiği sürece her şeyi kurtarır.” Platon (s.177)

“Bir insanla yüzyüze durulduğunda o kendi bütüncül, mutluluk verici canlılığında algılanır fakat o insan hakkında düşünülmez. Eğer şu yapılırsa; birbiriyle karşılaşmış insanların arasına bir duvar örülürse, insan gizlice o karşılaşmadan uzaklaşır. Bir insana ya da bir şeye düşünerek yaklaşmak için o şey, dolaysız bir algılama için uzakta olmak zorundadır. Heidegger diyor ki: Düşünme, uzaklığa yakınlaşmaktır.” Hannah Arendt (s.186)

“İki insanın arasında bazen, çok nadir, bir dünya oluşuyor. Sonra bu bir vatan oluyor, kabul etmeye çoktan hazır olduğumuz her hâlükârda biricik bir vatan. İçinde dünyaya karşı korunduğumuz bu minicik mikro dünya, biri çekip gittiğinde yıkılıyor. Gidiyorum, çok sakinim ve düşünüyorum: gitti.” Hannah Arendt (s.205)

“Kendime her gün şunu söylüyorum: Sen kendi işini yap. Geri kalan ve büyük şeylerin bizden gizlenmiş kendi kaderleri vardır.” Martin Heidegger (s.241)

“Birbirimizi tekrar görürsek
Artık hiçbir şeyi özlemeyeceksin.” Hannah Arendt (s.394)

“Ah, kendimi armağan ettiğim tebessümü tanıyordunuz
Susarak ne kadar çok şeyi kararttığımı biliyordunuz.” Hannah Arendt (s.397)