“Masum numarası yapan çoktur – dört bir yanımız bunlarla
dolu. Ama gösteriş ve yapmacığa kaçmadan masum olmak, herkesin kişiliğindeki
iyi yönü alıp daha da iyileştirmek ve kötü yönlere hiç değinmemek... Bu ancak
sana özgü bir şey.” (s.26)
“Onun gururunu ben de kolaylıkla hoş görebilirdim...
Benim gururumu incitmemiş olsaydı.” (s.32)
“Kibirle gurur çok zaman aynı anlamda kullanılmalarına
karşın aslında ayrı ayrı şeylerdir. Bir insan kibirli olmadan da gururlu
olabilir. Gurur daha çok bizim kendi kendimizi değerlendirmemizle ilgilidir;
kibirse başkalarına kendimizi ne şekilde satmak istediğimizle.” (s.32)
“Hepimiz başlangıçta özgürüzdür. Ufak bir gönül kayması
kadar doğal ne olabilir ki? Ama karşıdan beslenmedikçe sırılsıklam âşık olacak
kadar pişkinlik gösterebilen kadın azdır.” (s.34)
“-Sizi çok iyi anlıyorum.
-Keşke bunu bir övgü sayabilseydim! Ama bu derece
kolaylıkla anlaşılmak yazık ki çok büyük bir zavallılıktır bence.
-Sizce böyle olabilir. Ama bence derin, karmaşık bir
kişiliğin sizinki gibi açıkça okunan bir kişilikten ille de üstün olması
gerekmez.” (s.60)
“-Şiirin, aşkı kapı dışarı ettiğini ilk olarak kim
keşfetti acaba?
-Ben de şiiri aşkın besini olarak düşünürdüm.
-Sağlam, derin, sağlıklı bir aşkın besini olabilir.
Aslında güçlü olan bir şeyi, her şey beslemeye yarar zaten. Ama ortada hafif,
cılız bir aşk varsa, tek bir şiirle büsbütün eriyip gideceğinden kuşkum yok.”
(s.62)
“Hepimizin yaradılışında birbirini tutmayan yönler
vardır.” (s.108)
“Elimizden kaçırdığımız nimetlerin pek öyle parlak
olmadığını görmeye başladığımızda yazgımıza daha iyi boyun eğebiliriz.” (s.147)
“Bizi asıl aldatan şey çok zaman kendi kendimizi
beğenmişliğimizdir.” (s.172)
“Herkese karşı ilgisiz davranmak aşkın özü değil midir?”
(s.178)
“Görüşlerime ve kararlarıma, duygularımın etkisi altında
ulaşan bir insan değilimdir.” (s.244)
“Sevgili kardeşim, böyle zevkleri küçük görmek istemem.
Böyle şeylerin olağan genç kız ruhuna uygun düşeceği bilinen bir şeydir.
Gelgelelim beni hiç çekmez bunlar. İyi bir kitabı bu çeşit gezintilere bin kez
yeğ sayarım.” (s.270)
“Öyle yavaş yavaş öyle anlamadan oldu ki, onu sevmeye ne
zaman başladığımı ben de bilmiyorum.” (s.435)