2 Ağu 2017

Sylvia Plath - Sırça Fanus

“Geceyle gündüz arasında birdenbire kayan ve hiç bitmeyecek olan bir üçüncü zaman diliminde yaşadığımız duygusuna kapılmıştım.”

“Kendimi koşu yolu olmayan bir dünyada yaşayan bir yarış atı gibi hissediyorum.”

“Kendimi dalların çatallandığı noktada otururken görüyordum, incirlerden hangisini seçeceğime bir türlü karar veremediğim için açlıktan ölüyordum.”

“Bir kadının bir tek temiz yaşantısı olması gerektiği, oysa bir erkeğin biri temiz öteki kirli iki yaşantısı olabileceği düşüncesi beni çileden çıkarıyordu.”

“Hep aynı şey oluyordu. Uzaklarda kusursuz bir erkek görüyor ama o erkeğin yakınına gelir gelmez hiç de uygun biri olmadığını anlıyordum. Hiç evlenmek istemeyişimin nedenlerinden biri de buydu. Hayatta istediğim en son şey, sonsuz güvenceye kavuşmaktı. Ben değişiklik ve heyecan istiyordum. Havai fişeklerden fışkıran kıvılcımlar gibi her yöne atılmak istiyordum.”

“Belki de gerçekten evlenip çocuk doğurduktan sonra insanın beyni yıkanmış gibi oluyor ve ondan sonra özel bir totaliter devletin kölesi gibi duyuları körlenerek yaşayıp gidiyordu.”

“Olmasını beklediğim hiçbir şey yoktu.”

“Başımdan hiç aşk macerası geçmemişken, hiç çocuk doğurmamışken, yaşam hakkında nasıl yazabilirdim? Tanıdığım bir kız yakın zamanda, Afrika’da pigmeler arasındaki maceralarıyla ilgili bir kısa öyküsüyle ödül kazanmıştı. Bu tür şeylerle nasıl rekabet edebilirdim?”


“Dans etmek için iki kişiye gerek yok, yalnızca birinin dans etmesi yeterli diye düşündüm ve rüzgarda savrulup bükülen bir ağaç gibi bıraktım kendimi.”