“Sana yazma fikrini kabul etmiyorum, seninle konuşmak,
seni hep yanımda görmek istiyorum, sana mektup göndermek durumunda
kalmamalıyım. Mektuplar ayrılık işaretleridir –en azından onları yazma gereği
duyduğumuzdan dolayı, birbirimizden uzakta olduğumuzun işaretleridir.” Fernando
(s.30)
“Kader, insana benzer; eğer bize yaptıklarından
etkilenmediğimizi ona gösterirsek o zaman bizi rahat bırakır. İşte bu yüzden
yalnızca şunu düşünecek irade gücüne sahip olmalısın: Fernando’yu seviyorum,
başka hiçbir şey önemli değil.” Fernando (s.49)
“Mutsuzluk, hayatın durmuş gibi hissedilmesindedir, bu da
şimdiden çok geleceği ya da en azından gelecek yüzünden şimdiyi ilgilendirir.” Fernando
(s.55)
“Ophelinha,
Mektubunuza teşekkür ederim. Beni aynı zamanda hem üzdü,
hem de hafifletti bu mektup. Üzdü çünkü bir şeyler insanı her zaman üzer;
hafifletti, çünkü, gerçekte, tek çözüm şu: Her iki tarafın da artık aşkla
doğrulamadığı bir durumu daha fazla uzatmayalım. Benim açımdan bakıldığında,
derin bir saygı, bozulmaz bir dostluk kaldı geriye. Bunda ne Ophelinha’nın
kusuru var ne de benim. Tek suçlusu Kader; farzet ki Kader kendisine suç
yüklenebilecek biri olsun.” Fernando (s.66)
“Yüzleri ve saçları yaşlandıran Zaman, şiddetli duyguları
da yaşlandırır, ama daha çabuk. İnsanların çoğu budala olduğu için, bunu
farketmemeyi başarırlar ve alışkanlıktan başka bir şeyin kalmadığı yerde hala
sevildiklerini sanırlar. Eğer böyle olmasaydı, dünyada mutlu insan olmazdı.” Fernando
(s.66)
“Eğer her şey olan hayat bile sonunda geçip gidiyorsa,
hayatın anlarından başka bir şey olmayan aşk ve acı ve de bütün öbür şeyler
nasıl geçip gitmesin ki?” Fernando (s.66)
“Fernando’yu tanıdığımda on dokuzumdaydım, yani aramızda
on iki yaş fark vardı. Fernando beni çok eğlenceli bulurdu. Şefkatle bana minik
bebek diye seslenirdi. Hatta benim özelliğimle ilgili birkaç mısra bile yazdı.
Biri şu:
Benim bir bebeğim
Var
Boyuna bakarsan
Bu kadar.
Ona olan aşkım desen
Bu çizgi dünya turu yapar.
Zavallı ben!” Ophelia (s.96)
“Bir keresinden şunları söylemişti bana:
-Senin bana olan aşkın şu ağaç kadar büyük.
-Ama ağaç falan yok ki.
-Ben de tam onu söylüyorum.
Bir başka sefer de şöyle demişti: Sen beni neredeyse
Hristiyan merhametinden dolayı seviyorsun. O kadar gençsin, o kadar şirinsin
ki, ben de o kadar yaşlıyım ki.” Ophelia (s.102)
“Bana olan sevgisi aynı kaldığı halde onun değiştiğini
hissediyordum. Hem zaten son mektuplarına cevap bile vermemiştim. Çünkü bana
göre bunlar cevap gerektirmeyen mektuplardı. Değmezdi. Bunların cevapsız
mektuplar olduğunu hissediyordum.” Ophelia (s.106)
“Bir başka kadının Fernando’yla arasında bir hikaye
olamayacağını düşünüyorum.” Ophelia (s.106)
“Yazışmalarımız ve görüşmelerimiz tam olarak kesildikten
çok sonra, doğum günlerimiz için birbirimize telgraf çekmeyi sürdürdük. En son
aldığım, öldüğü yıl olan Haziran 1935 tarihini taşıyor.” Ophelia (s.106)