“Geçen gün Andrea bana ilk nasıl karşılaştığımızı sordu
–seninle benim. Ona anlattım. Şimdi sana da anlatmak istiyorum. İstersen
değiştirebiliriz. Geçmiş, mahkumu olmadığımız tek şey. Geçmişe her istediğimizi
yapabiliriz. Yapamayacağımız, neticelerini değiştirmek.” (s.29)
“Yüz hayat yaşasam seni uyduramazdım.” (s.32)
“Gözlerine bakıyorum, arkadaşın değil kadınınım. Ve sana
bir şey söylemek istiyorum. Kısa ömürlü, sonsuzun zıttı değildir. Sonsuzun
zıttı, unutulandır. Bazıları unutulanla sonsuz aslında aynı şeymiş gibi
davranırlar. Ama yanılırlar.” (s.33)
“Umutla beklenti arasında büyük fark var. ilk başta
süreyle ilgili olduğunu düşünmüştüm, umudun daha uzaktaki bir şeyi beklemek
olduğunu. Yanılmışım. Beklenti bedene ait, umutsa ruha. Fark bu. İkisi
birbiriyle temas ediyor, birbirini tetikliyor ya da yatıştırıyor ama her
birinin hayali farklı. Bir şey daha öğrendim. Bir vücudun beklentisi bir umut
kadar uzun sürebilir. Seninkini bekleyen benim vücudumun mesela.” (s.35)
“Sana iki kere müebbet verdikleri anda onların zamanına
inanmayı bıraktım.” (s.35)
“Ketumluğunu seviyorum. Bu senin samimiyetin.” (s.37)
“Ellerinin bana o anda verdiği güveni hiçbir kelime
vermemiştir.” (s.43)
“Her tür sevgi tekrarlara bayılır çünkü tekrarlar zamana
kafa tutar. Senle ben gibi.” (s.47)
“Kendi kendimize söylediğimiz yalanlar yüzünden sürekli
kendimizi tekrarlıyoruz.” (s.66)
“Umudumuz var diyemeyiz sadece ona kucak açıyoruz.”
(s.81)
“Hayatın olduğumu, hayatının ıstırabı olduğumu ve
hayatının sevinci olduğumu biliyorum.” (s.92)
“Ona aşıktı biraz. Aşkın birazı olur mu? Belki bir ayar
meselesiydi, düğmeyi sonuna kadar çevirebilirdi! Ama çevirmemişti.” (s.106)
“Gidermek istemediğimiz acılar da var! Belki gece göğünün
bize hatırlattığı şeylerden biridir bu da.” (s.123)
“Belki de bir şeyleri beklemek, o geldiğinde yaşanan
hayreti azaltmıyor. Dünyada var olan her şey yağmura kesmiş gibiydi.” (s.147)
“Zihin ve beden, biri soyut diğeri somut, tek bir kumaş
halinde dokunmuş, iki ayrı şey değilleri mi soplete, tek bir şey onlar. Sen
hücrende mesafeler aşamıyorsun – tekrarlanan asgari mesafeler dışında. Yine de
düşünüyorsun ve çepeçevre dünyada düşünüyorsun. Ben istediğim her yere
gidebiliyorum, mesafeler aşmak hayatımın bir bölümünü oluşturuyor. Senin
düşünmenle, benim dolaşmam hemen hemen aynı şeyler, sevgilim. Düşünce ve yer
değiştirme aynı malzemenin parçaları. Tek bir kumaşın.” (s.155)
“Her ölüm bizi bir şeye hazırlıyor – kendi ölümlerimize
elbet – benimkine, seninkine değil, hiçbir şey beni senin ölümüne hazırlayamaz,
yere otururum, başını kucağıma alırım, misket bombaları altında ölümünü
reddederim.” (s.164)