24 Eyl 2016

John Berger - A'dan X'e (John Berger Tarafından Kurtarılmış Mektuplar)

“Geçen gün Andrea bana ilk nasıl karşılaştığımızı sordu –seninle benim. Ona anlattım. Şimdi sana da anlatmak istiyorum. İstersen değiştirebiliriz. Geçmiş, mahkumu olmadığımız tek şey. Geçmişe her istediğimizi yapabiliriz. Yapamayacağımız, neticelerini değiştirmek.” (s.29)

“Yüz hayat yaşasam seni uyduramazdım.” (s.32)

“Gözlerine bakıyorum, arkadaşın değil kadınınım. Ve sana bir şey söylemek istiyorum. Kısa ömürlü, sonsuzun zıttı değildir. Sonsuzun zıttı, unutulandır. Bazıları unutulanla sonsuz aslında aynı şeymiş gibi davranırlar. Ama yanılırlar.” (s.33)

“Umutla beklenti arasında büyük fark var. ilk başta süreyle ilgili olduğunu düşünmüştüm, umudun daha uzaktaki bir şeyi beklemek olduğunu. Yanılmışım. Beklenti bedene ait, umutsa ruha. Fark bu. İkisi birbiriyle temas ediyor, birbirini tetikliyor ya da yatıştırıyor ama her birinin hayali farklı. Bir şey daha öğrendim. Bir vücudun beklentisi bir umut kadar uzun sürebilir. Seninkini bekleyen benim vücudumun mesela.” (s.35)

“Sana iki kere müebbet verdikleri anda onların zamanına inanmayı bıraktım.” (s.35)

“Ketumluğunu seviyorum. Bu senin samimiyetin.” (s.37)

“Ellerinin bana o anda verdiği güveni hiçbir kelime vermemiştir.” (s.43)

“Her tür sevgi tekrarlara bayılır çünkü tekrarlar zamana kafa tutar. Senle ben gibi.” (s.47)

“Kendi kendimize söylediğimiz yalanlar yüzünden sürekli kendimizi tekrarlıyoruz.” (s.66)

“Umudumuz var diyemeyiz sadece ona kucak açıyoruz.” (s.81)

“Hayatın olduğumu, hayatının ıstırabı olduğumu ve hayatının sevinci olduğumu biliyorum.” (s.92)

“Ona aşıktı biraz. Aşkın birazı olur mu? Belki bir ayar meselesiydi, düğmeyi sonuna kadar çevirebilirdi! Ama çevirmemişti.” (s.106)

“Gidermek istemediğimiz acılar da var! Belki gece göğünün bize hatırlattığı şeylerden biridir bu da.” (s.123)

“Belki de bir şeyleri beklemek, o geldiğinde yaşanan hayreti azaltmıyor. Dünyada var olan her şey yağmura kesmiş gibiydi.” (s.147)

“Zihin ve beden, biri soyut diğeri somut, tek bir kumaş halinde dokunmuş, iki ayrı şey değilleri mi soplete, tek bir şey onlar. Sen hücrende mesafeler aşamıyorsun – tekrarlanan asgari mesafeler dışında. Yine de düşünüyorsun ve çepeçevre dünyada düşünüyorsun. Ben istediğim her yere gidebiliyorum, mesafeler aşmak hayatımın bir bölümünü oluşturuyor. Senin düşünmenle, benim dolaşmam hemen hemen aynı şeyler, sevgilim. Düşünce ve yer değiştirme aynı malzemenin parçaları. Tek bir kumaşın.” (s.155)

“Her ölüm bizi bir şeye hazırlıyor – kendi ölümlerimize elbet – benimkine, seninkine değil, hiçbir şey beni senin ölümüne hazırlayamaz, yere otururum, başını kucağıma alırım, misket bombaları altında ölümünü reddederim.” (s.164)