“Hepimizinki günübirlik hayatlar; hatırlayanın,
hatırlanandan farkı yok. Hepsi geçici. Hem anılar, hem de onların nesnesi. Her
şeyi unutmuş olacağın günler kapıda, her şeyin seni unutacağı günler yakın. Bil
ki çok geçmeden hiç kimse ve hiçbir yerde olacaksın.” (Marcus Aurelius)
“Kelimelere aşık olduğunuzu görüyorum bay Andrews.
Onlarla dans etmeyi seviyorsunuz. Oysa kelimeler yalnızca not düşmeye yarar.
Melodiyi oluşturan, fikirlerdir. Yaşamınızın çatısını da fikirler oluşturur.”
(s.13)
“Mezun oldukları liselerin pilav günlerinde, genelde çok
tanımadıkları birine, bazen de eski erkek arkadaşlarına aşık olan çok insan
tanıdım. Çoğu bu kişilerle evlendi. Bu evliliklerin bir kısmı başarılı oldu,
bazıları ise felaketle sonuçlandı. Ben bu kişilerin çoğunun çağrışımla aşık
olduğuna inanıyorum. Onların asıl sevdiği, gençliğe özgü neşeydi, okul
günleriydi, önlerinde uzanan o heyecan dolu yaşama atılmak için duydukları
sabırsızlıktı. Gerçekte, belli bir kişiye aşık değillerdi. Söylemek istediğim,
Sergey de sizin gençliğinizin rüya gibi bir döneminin parçasıymış. Sırf bundan
dolayı, ona sevgi aşılıyorsunuz. Yani ona aşkı yakıştıran sizsiniz.” (s.49)