“Günün birinde ya çıldıracağız, ya dünyaya hâkim
olacağız. Şimdilik bir rakı parası bulmaya çalışalım ve parlak istikbalimizin
şerefine birkaç kadeh içelim.” (s.17)
“Şu kalabalığın içine gözlerim kapalı olarak karışsam bir
kuvvet beni muhakkak hiç şaşırtmadan, doğru ona götürecektir.” (s.18)
“Sen dünyayı kafanın içi gibi ipsiz sapsız şeylerle dolu
mu zannediyorsun Allah aşkına? Bir türlü kendine ve insanlara gözlerini açarak
bakamayacak mısın? Bütün ömrün tasavvurlar, hayaller, Don Kişotça emeller peşinde
koşup kendini aldatmak ve aleladeliklerden başka hiçbir şey yapılmayan bu
dünyada kendinin ve başkalarının fevkaladelikler yapacağını vehmetmekle mi
geçecek?” (s.20)
“Onunla beni bizim iradelerimizin üstünde bir bağın
bağladığına eminim.” (s.23)
“Bir insanı kendisi kadar, kendi düşünceleri, dertleri,
korkuları ve noksanları kadar ne meşgul edebilir?” (s.37)
“Tesadüflerin oyuncağı olacak olduktan sonra ne diye bir
irademiz vardı? Kullanamadıktan sonra göğsümüzü dolduran hisler ve kafamızda
kımıldayan düşünceler neye yarardı?” (s.41)
“İlkbahar gibi bir mevsimi olan bu dünya, üzerinde
yaşanmaya değer. Ne olursa olsun.” (s.61)
“Dünyada şimdi onunla yanyana bulunmamamız kadar
mantıksız ve lüzumsuz ne vardır acaba? Hayat bir tesadüfler silsilesi imiş,
âlâ! Fakat tesadüfün de kendine göre bir mantığı olmalı değil mi ya?” (s.76)
“Bana öyle geliyor ki, sizin gülmenizle kızmanız, iltifat
etmenizle azarlamanız arasında hiçbir fark yoktur... Size ait hiçbir şey çirkin
olamaz sanıyorum.” (s.87)
“Acaba kafamı bir çalı süpürgesiyle temizlemek mümkün
müdür? Yalnız temiz şeyler kalsın... Fakat süpürge çöplerinden başka bir şey kalmamasından
korkarım.” (s.88)
“Birbirimize rastlamadan evvelki hayatımız sahiden
birbirimizi aramaktan başka bir şey değilmiş... Ne aradığımızı bilmeden
aramak...” (s.109)
“Dünyaya hükmetmeye hazırlanıyormuş! Dünya kim? Benden
başka dünya var mı? Herkesin bir tek dünyası vardır, o da kendisi...” (s.147)
“Sanat bir ifadedir; her devir, her medeniyet başka türlü
duyar ve pek tabii olarak başka türlü ifade eder.” (s.158)
“Hayat bir katakulliden ibarettir.” (s.188)
“Ben daha çok kendi içimde yaşayan bir insanım... Bunun
için size nazaran birkaç misli fazla yaşamış sayılırım.” (s.191)
“Biz, hiçbir tarafları birbirine benzemeyen, hiçbir müşterek
düşünceleri ve görüşleri olmayan iki insanız... Kim bilir ne gibi sebeplerle
tesadüf bizi birleştirdi. Sen beni sevdiğini söyledin, ben buna inandım. Ben de
seni seviyordum. Hem nasıl seviyordum. Hislerimde bugün de bir değişiklik yok.
Fakat niçin seviyordum, işte bunu bulamadım ve beni düşündüren, seninle olan
hayatımızın devamından şüphe ettiren bu oldu. Seni niçin sevdiğimi bir türlü
bilmiyordum.” (s.227)
“Ben sana rehber değil, ancak yoldaş olabilirdim, fakat
yolu ikimiz de bilmiyorduk ve birbirimize yük olmaktan, birbirimizi
şaşırtmaktan başka bir şey elimizden gelmiyordu.” (s.229)