“Güvenilmez dinginliğiydim bu kışın, hiçbir değişikliğe
yol açmayan erimesiydim karların ve olanca ürkünçlüğüydüm her şeye yeniden
başlamanın.” (s.53)
“Aynı yanlışı yinelemek hep hüzünlendirmiştir beni ama
yaşam aynı yanlışların yinelenmesinden oluşuyor gibi geliyor bana.” (s.66)
“İnsan kendisiyle nasıl da ters düşüyor yarabbim. Ben de
yalancı uçurumlar kadar bağımsız, billur kadar soğuk, dengeli biri olmakla
övünürdüm.” (s.119)
“Daha çok acı çekeceğim, sonra azalacak acılarım, bundan
bir sonuç çıkarmayacağım, kendimi daha az dinleyeceğim, ne sıcak ne de soğuk
olacağım artık, ılık olacağım, ılık öleceğim, coşkudan uzak. Ölürken
izlemeyeceğim kendimi, her şeyi bozabilir bu. Kendimi yaşarken izledim mi?”
(s.186)
“Aşkı yarattım ben, müziği, frenk üzümlerinin kokusunu kendimden
kaçmak için.” (s.316)
“İnsan yitirene değin zenginliklerinin bilincinde
olmuyor: bende daha neler var kim bilir, ortaya çıkmak için hırsızını
bekleyen?” (s.344)
“Umuda yer yok burada, her şeyi berbat eder çünkü.”
(s.376)
“Belki de ben buyum, dünyayı bir yandan dışarısı, bir
yandan da içerisi diye ikiye bölen şeyim, dünya jilet gibi ipince bir şey
olmalı, ben iki yanda da yer almıyorum, tam ortadayım, aradaki bölmeyim, iki
yüzüm var, derinliksizim, belki de hissettiğim şey bu, titreştiğimi
hissediyorum, kulak zarıyım, bir tarafım akıl, öteki tarafım dünya, iki tarafa
da ait değilim.” (s.399)
“Denizi deniyorsunuz, kenti deniyorsunuz, kendinizi
dağlarda ve ovalarda arıyorsunuz, çok doğal bu, kendinizi istiyorsunuz, kendi
küçük köşenize çekilmiş kendinizi istiyorsunuz, aşk değil bu, merak değil bu,
yoruldunuz çünkü, durmak, bir daha yolculuk etmemek, bir daha aramamak, bir
daha yalan söylememek, bir daha konuşmamak, gözlerinizi yummak ama kendi
gözlerinizi yummak, kısacası kendinize dokunmak istiyorsunuz, sonra kısa
kesecek, bitireceksiniz işinizi.” (s.418)