“Dünyanın sesi vardı. Hep vardır. Kokusu, rengi vardı.
Hep vardır. Havada düşünceler, sözler, davranışların anlamları uçuşur; kimse
bilmez. Üzülen ya da korkan birinin canı kapkara olur. Sevinen ve iyi şeyler
düşünenlerin canları hoş kokar.” (s.7)
“Başka bir yerde değil de İstanbul’da yaşıyor olmak,
daima daha şaşırtıcı bir şeylere tesadüf etme imkanına sahip olmak manasına
gelmez mi? İstanbul bir mucizedir.” (s.70)
“Hayat, iradelerimize tabi olmayacak kadar uzağımızda
cereyan ediyor.” (s.72)
“İnsan zarafetini kaybetmeye görsün! Sahip olduğumuz daha
kıymetli bir şey var mıdır?” (s.116)
“Evet, pek tutkulu olduğum söylenemez. Ama tutkulu olmak
için genç ve acemi olmak gerekmez mi?” (s.164)
“Neymiş? İyimsermiş! Büyüyünce geçiyor.” (s.185)
“Önce hayal gücü gelir. Anla! Gerçek hayat, hayal gücünün
eşiğinde durur.” (s.186)