Bir süre onun gözlerinin içine baktı tıkabasa bir
sevgiyle, sonra sevgisini yutkundu.” (s.23)
“Neden hiç yazmadın? O gün her şeyi konuşmuştuk, yoksa
ondan mı? Yani artık konuşacak bir şey kalmadığından mı?” (s.25)
“Gecegezen Kızlar’ın yaşadığı kentte gece, pastel
renklere boyanmış toprak bir çanaktı. Çok epeskiydi.” (Ss.45)
“Gece, bedeninden soyulmuş, boşalmış bir iç gömleğiydi.
Herkesindi.” (s.45)
“Bu yaz akşamları da bitmek bilmez zaten, her şeyi
alacakaranlığa boyar, yanıltır.” (s.48)
“Gece gezdiğin her kentten bedenine bir şeyler eklenir,
zamanla siner.” (s.50)
“Gençlik, diye düşündüm. Şimdi daha ciddi şeyler vardır
diye düşünürsünüz, hayat sizi ıskalayana kadar.” (s.70)