“İnsanları yaklaştıran şey, fikirlerin ortak oluşu değil,
anlayışların akraba oluşudur.” (s.11)
“Şüphesiz aşk denilen olgunun bütünüyle öznel yapısını ve
aşkın fazladan bir kişi, bu dünyada aynı ismi taşıyan kişiden ayrı,
özelliklerinin çoğunu bizden almış bir kişi yaratmak anlamına geldiğini çok az
insan kavramıştır.” (s.42)
“Hayat, seven insanların daima bekleyebileceği
mucizelerle doludur.” (s.74)
“Başkalarının ne düşündüğünden bana ne? Duygulara ilişkin
konularda başkalarıyla ilgilenmek bence çok abes. İnsan kendisi için hisseder.”
(s.116)
“Sesin, maddi özelliklerini en çok değiştiren şey düşünce
içermesidir.” (s.120)
“Zeki insanların rahatsızlıklarının dörtte üçü
zekalarından kaynaklanır.” (s.140)
“Mutluluk, aşkta anormal bir durumdur; görünürde çok
basit, her an ortaya çıkabilecek bir aksaklığa bu aksaklığın kendi başına
içermediği bir ağırlık yükleyiverir.” (s.151)
“Sevdiğimiz zaman, aşk o kadar büyüktür ki, bir bütün
olarak içimize sığmaz; sevdiğimiz insana doğru yayılır, onda kendisini durduran,
başlangıç noktasına geri dönmeye zorlayan bir yüzey bulur; işte karşımızdakinin
hisleri dediğimiz şey, kendi sevgimizin çarpıp geri dönüşüdür; bizi gidişten
daha fazla etkilemesinin, büyülemesinin sebebiyse, kendimizden çıktığını
farketmeyişimizdir.” (s.177)
“Gün içinde sahip olduğumuz zamanın miktarı esnektir;
bizim hissettiğimiz tutkular bu zamanı genişletir, hissettirdiğimiz tutkular
daraltır, alışkanlıksa doldurur.” (s.179)
“Özlem de arzu gibi kendini çözümlemeye değil, tatmin
etmeye çalışır; insan sevmeye başladığı zaman vaktini aşkının ne olduğunu
öğrenmeye değil, ertesi günkü randevu imkanlarını hazırlamaya harcar.
Vazgeçtiğinde de kederini tanımaya değil, bu kederin sebebi olan kişiye
kederinin en şefkatli ifadesini sunmaya çalışır. Söyleme ihtiyacını duyduğu ve
karşısındakinin anlamayacağı şeyleri söyler; sadece kendisi için konuşur.”
(s.181)
“Bu ayrılık ruhuma vücut ağrısı gibi hissettiğim bir acı
veriyor. Ayrıyken insan saatler konusunda çok cömerttir. İstediği bir zamanın
içinde ilerler.” (s.325)
“Belki ilk aşka özgü olan her şey, hatırlama, telkin,
alışkanlık yoluyla sonraki aşklara eklenir ve hayatımızın birbirini izleyen
dönemleri boyunca, aşkın değişik yönlerine genel bir nitelik kazandırır.”
(s.389)
“Zevk de fotoğraf gibidir. Sevdiğimiz insanın yanında
alınan, negatif bir klişedir sadece; bunu daha sonra, evimize döndüğümüzde,
insanlarla görüştüğümüz sürece kapısı kapalı olan içimizdeki karanlık odaya
girebildiğimizde banyo ederiz.” (s.426)