7 May 2014

Murat Menteş - Ruhi Mücerret

“-Kim 100 yaşında olmak ister ki?
  -99 yaşındakiler.” (s.15)

“Öldüğüm günden sonraki bir zamana ışınlanmış gibiyim. İçinde yaşadığı ormandan daha yaşlı bir fil gibi.” (s.28)

“Ölüm karşısında herkes acemidir; ben de öyleyim. Hâlâ hayattasınız aziz okur, şansınız var: Acemi şansı.” (s.29)

“Mazide kalan her şey kısa sürmüş demektir.” (s.31)

“Eğer bu  bir roman olsaydı, sen ve ben şimdi aynı sayfadaydık.” (s.32)

“Aklımdan, mezar taşıma “tıbba inanmıyorum” yazdırmak geçiyor.” (s.34)

“Kalbin; kararları bir, bilemedin iki saniyede alır.” (s.40)

“İyi bir insan olursan psikolojik savaşları asla kaybetmezsin.” (s.41)

“-Evlilik dediğin kadına dırdır etme yetkisi, erkeğe de somurtma imtiyazı veren kutsal bağdır.
  -Hı?
  -Evlenmek diyorum, arkadaş edinmenin iyi bir yolu değildir.” (s.41)

“Gençler daha içtendir. İhtiyarlık, huysuzluğun anavatanı.” (s.45)

“Sakın yaşlanmaya kalkmayın. Hiçbir eğlencesi yok. Evinizin, siz içindeyken yanmasından farksız.” (s.46)

“İlk aşk unutulmazmış. Peki ya son aşk? Ölürken ruhunuzun bedeninizden sökülen o son parçası. Camilerde omuz omuza duran kambur ihtiyarların kalbi büsbütün boş mu sanıyorsunuz? Peh. Aşk gençlerin oynadığı, fakat ihtiyarların bildiği bir oyundur.” (s.47)

“Kadınlar, iç çamaşırlarının ve ayakkabılarının marka etiketinden aldıkları destek nispetinde özgüvenliydiler. Erkekler, otomobillerinin modeline bağlı psikolojik bir hiyerarşi içinde trafikte seyrediyordu. Rekabet kızışmıştı. Kimliği belirsiz düşman, topluma kendi karakterini vermişti. Köleliğin adı konmamış biçimleri devredeydi.” (s.68)

“İhtiyarlar, gençlere ölümü hatırlatır. Gençler de ihtiyarlara.” (s.75)

“Yaşamak ölülerin de hakkı.” (s.82)

“Benim yaşımda aşk kimin kollarında öleceğine karar vermektir. Aslında her yaşta öyledir.” (s.83)

“Umut, gerçeklerle; umutsuzluk ise hayatla bağını gevşetiyor insanın.” (s.87)

“Kalbim, benden önce mezara gidecek.” (s.100)

“Bedenin yaşı bellidir, lakin ruhun kaç yaşında asla bilemezsin.” (s.102)

“Ankara’da yaşamaktansa, İstanbul’da ölmeyi yeğlerim.” (s.104)

“Mezar taşıma, “uykum eskisinden de ağır” yazdırsam iyi olacak.” (s.109)

“Kainatın kaygan zemininde kimseye tutunmayacaksın.” (s.117)

“Yaşamak, yeni günahlar işleyebilecek güçte olmaktır.” (s.118)

“Bazen kötüler, nadiren de iyiler kazanır. Çoğunlukla herkes kaybeder.” (s.129)

“Kararım kesin, mezar taşıma şu cümle kazınsın: Yaşamak bir ayrıcalıktı.” (s.133)

“Biz dostuz. Dost, henüz saldırmamış düşman demektir.” (s.141)

“Onun beni anlama kudreti, benim hislerimi dile getirme yeteneğimden üstündü.” (s.169)

“Telefonun icadından beri senden telefon bekliyorum.” (s.186)

“Erkeksen, pişmanlık içinde uyanmak kaderindir. Geceyi yalnız geçirsen de, geçirmesen de.” (s.192)

“Aşk, birine seni mahvetme yetkisi vermek ve bunu kullanmayacağına güvenmektir.” Antuan Quentin (s.217)

“Sana aşık olmaya çalışıyorum, yardımcı olursan sevinirim.” (s.218)

“Duygusal arz ve talep ayrı çarşılardadır.” (s.220)

“Aşk, bizim gerçek kaderimizdir. Hayatın anlamını tek başına bulamayız.” Thomas Merton (s.225)

“Aşk, uyumlu çiftlere özgü bir şey değil. Nefretle bu yüzden kolayca yer değiştirebiliyor zaten.” (s.269)

“Kalın zırh, seni kendinden korumaz.” (s.283)

“Iskalanan aşklar, yaşananlardan daima çoktur.” (s.294)

“Kalbin ya paramparça kırılmak ya da taş gibi katılaşmak zorunda kaldığı bu dünyayı terkediyorum.” Nicholas Chamfort’un intihar notu (s.307)