“Sen, dedi sonraları Lucien, aslında yalnız kendin için
olağandışısın.” (s.11)
“-Paranın gerçekten önemli bir şey olduğu kanısında
değil misin? dedi.
-Pek değil. Ben
asıl para yüzünden bir sürü önemli şeyi gözden kaçırdığımıza inanıyorum.”
(s.57)
“Gördüğün gibi işçinin yaşamı çalışmanın bittiği anda
başlıyor. Biraz da uyumak gerektiğinden, yaşamaya pek vakit kalmıyor.” (s.71)
“Alçakgönüllü olma. Burada alçakgönüllülük itiraftır.
Biraz saldırganlık herkesi rahat ettirir. İşçi başılar ürümeyi sever.
Ellerinden alma bu zevki. Çok dertlenme. İyi bir alet gibi davran, başka bir
şey değilsin çünkü. Yaptığın işi anlamaya çalışma. Şunun ya da bunun neye
yaradığını sorma. Sen buraya anlamaya değil bir takım el kol hareketleri
yapmaya geldin. Kendini çalışma hızına kaptırınca, zincirin ucundan ötesini
göremeyen, iyi ayarlanmış bir makine olup çıkacaksın. İyi işçiler sınıfına
girecek, saat başına üç frank artış alacaksın.” (s.102)
“-İnsan yaptığı işi iyi yapmalı. Sizlerse üstün körü
yapıyor, çırpıştırıyorsunuz. Nedenini anlıyorum. Kolunuzun emeğini çok ucuza
satıyorsunuz, tamam. Ancak, aynı zamanda başkalarının da malı olan yapıtınıza
saygı gösterin. Başka bir açıdan bakınca, güzel bir yer değil mi zincir, ha?
Karşı çıktım.
-Peki ya çalışma
hızı?
-Tamam, tamam. Bu
noktada sizinle birliğim, sizler için savaşıyorum. Sizlerse, kötü iş
çıkardığınız için elimdeki silahları törpülüyorsunuz.
-İyi çalışmaya
vaktimiz olmadığı için kötü çalışıyoruz.” (s.207)
“-Neyin var Arezki? Mutsuz görünüyorsun. Bir odamız olsun
istemedik mi? Var işte. Yanyanayız. Nedir seni üzen? Neyin eksik?
-Evet doğru
görüyorsun. Bir şeyim eksik. Sana bunu anlatamam. Düş gücüm eksik. Geleceği
canlandıramıyorum gözümde. Düşler alıp başlarını gittiler, geri gelmiyorlar…”
(s.216)