8 Ağu 2011

Amin Maalouf - Doğu'nun Limanları‏


"Gelecek, geçmişin duvarlarının ardında değildir." (s.29)

"Geleceği kuran, geçmişe dönük özlemlerimiz değil de nedir?" (s.36)

"Geçmişe saygı borcumun gerektirdiği kadar özlem duyuyordum, taparcasına sevdiğim ise gelecekti." (s.108)

"Aşk ilk günki gibi kalabilir, heyecan da öyle. Aylar da geçse, yıllar da geçse. Hayat, insana bıkkınlık verecek kadar uzun değildir." (s.109)

"Bazıları geleceğe olan inançlarını kaybetmedikleri için sabrederler. Bazıları, işi bitirmeye cesarete edemediklerinden. Korkaklık, hiç kuşkusuz hor görülesi bir şey, ama gene de yaşamın düzenine dahil. Tıpkı boyun eğmek gibi, o da hayatta kalmanın bir aracı." (s.151)

"Ölümü son çıkış olarak düşüneceksin. Bil ki kimse seni bundan alıkoyamaz ve tam da bu nedenle, elinin altında olduğu için onu yedekte tut, sonuna kadar. Diyelim ki geceleyin bir kabus gördün. Bunun bir kabus olduğunu, başını oynattığın anda kurtulabileceğini bilirsen her şey daha kolay, daha çekilir hale gelir, hatta bir bakarsın ilk başta en korktuğun şeylerden zevk alır olmuşsun. Hayat seni istediği kadar ürkütsün, canını yaksın, en yakınların çirkin maskeler taksınlar... Hayat bu, de kendi kendine, ikinci kez çağrılmayacağım bir oyun, bir zevkler ve acılar oyunu, bir inançlar ve aldatmalar oyunu, bir maskeler oyunu, bir aktör ve bir gözlemci olarak sonuna kadar oyna, gözlemcilik daha iyidir, ne zaman istersen bırakabilirsin. Beni sorarsan imdat çıkışı sayesinde ayaktayım. Çünkü emrimde ve onu kullanmayacağımı biliyorum. Ama ahiretin anahtarı bende olmasa kendimi kapanda hissederdim, derhal kaçmak isterdim!" (s.151)

"Hayat, kendi yolunu çizer hep; yatağından edilince hemen bir yenisini kazan nehirler misali." (s.160)

"Yüreği, aklını çelmişti." (s.164)

"Gelmemenin bir vakti yoktur. İnsan coşkuyla beklerken ne kadar zaman geçerse, o büyük günün yaklaştığına o kadar inanır. Bir yıl mı geçmiş? Ne yapalım dersiniz, hazırlanması en az bir yıl sürerdi zaten. İki yıl mı geçmiş? Gelmesinin eli kulağındadır." (s.166)

"Hayatını yollara saçmayı ve dönüp toplamamayı alışkanlık edinmişti." (s.181)

"Zaman denen şey bir yanılsamadır. Geçmişin, saatlerin ve günlerin ve haftaların ve on yılların kül kadar ağırlığı vardır; gelecek zamansa, ister sonsuza dek sürsün, daima saniye saniye yaşanır." (s.182)