30 Mar 2011

Mine Söğüt - Şahbaz'ın Harikulade Yılı 1979

"Bizi bizden uzaklaştıran...
Unutulmuş bir geçmiş...
Silinmiş bir hatıra...
Parçalanmış bir benlik...
Lanetlenmiş bir tarih...
Elleriyle öldürdüğü ikizini kucağında taşıyan bir deli gibiyiz.
Ne yazık ki o cesedi hiçbir zaman gömemeyeceğiz."

"Şubat asabi bir aydır. Belki devamlı soğuk olduğundan, belki de kıştan kaçmaya hiç fırsat tanımadığından. Şubat çaresizlik kokar. Sanki hayatın tek gerçeği soğuktur ve bahar denen karnaval, baştan sona bir yalan, bir hayaldir." (s.39)

"Aynada kendisinden başka bir ben daha var. Kendi içinden ona bakan ve unutmak istediği bir sürü şeyi inadına ona hatırlatan. İnsanın aynaya bakıp da kendisini görememesi ne dehşet verici." (s.44)

"Mart ürkütücü bir aydır. İçinde her şey vardır. İyilik, kötülük, tehlike, güven, ihanet. Mart hayata benzer." (s.63)

"Nisan ayında iyimserlik, tıpkı yeryüzünün çekirdeğine yakın yaşayan ve dünya yıkılsa ölmeyecek olan kalın kabuklu böcekler gibi toprağın yedi kat dibinden çıkar ve göğün yedi kat üstüne tırmanır. Tam her şey bitti derken yeniden yaşama dönen bir hasta gibi. Hayat yeniden bir şeylere kanar, ölümsüzlük hevesine kapılır, bir kabustan uyanır, gözleri bir daha hiç kapanmayacak sanır... Aldanır." (s.81)

"Mayıs rüzgarların ayıdır. Çiçekler sevişsin diye her yerde birbiri ardına deli rüzgarlar eser." (s.95)

"Bir son var mı bilmiyorum. Karamsarlık ihanettir dedim ama bazen bir sona şiddetle ihtiyaç duyuyor insan." (s.101)

"Yaz aylarında şehir insan kokar. İnsanlar hangi duyguları yaşıyorlarsa öyle kokar." (s.113)

"Dışarıyı dinledikçe içine döneceksin. İçini daha çok seveceksin." (s.113)

"Haziran vaatlerle dolu bir aydır. Başka bir mevsimin ve başka bir zamanın müjdecisidir. Sanki iyi bir şeyler olacakmış gibi. Ama hayal kırıklığıyla doludur. Baharın nasıl söndüğünü görür insan. Toprağın çatlaklarında bir hüzün. Haziran, hayal kırıklıklarının adıdır. Fırtınaları bol, yağmurları ürkütücü olur. Tam her şey artık değişiyor derken, tam bahara sevinmişken kışla tehdit eder insanı. Akılları karıştırır. Hayatın hiç de sanıldığı kadar tekin olmadığını acımasızca hatırlatır." (s.117)

"Zamanı kaybetmekle başlar her şey. Sonra gerçek kaybolur. Sonra sen kaybolursun. Zaman, gerçek ve sen ortadan kalktığınızda kaybolma durumu da ortadan kalkar. Ve her şey yeni baştan başlar." (s.124)

"Acımasız olmak yeryüzünün en meşakkatli işi. Kendine bile acımayan insan, bizzat acı kesilir. Dokunamazsınız. Soluğunun keskin buzu sanmayın ki sadece sizin kalbinizi deler. Kendi kalbini de delik deşik eder." (s.127)

"Unutmanın sihirli gücü... Eğer hayatımızı acılar yönetseydi, yaşam fazla ilerleyemezdi. Hayat, unutkanlık sayesinde devam edebiliyor. Hafızaların kısalığı, Tanrı buyruğu." (s.131)

"Haklılık savaşı, savaşların en yamanıdır. Herkes doğrunun peşinde olduğuna inanıyor. Herkes kendi doğrusunun intikamını alıyor. Savaşlar intikamla beslenir. Savaş bir kez çıkmayagörsün, kendi besinini kendi üretir." (s.136)

"Yaşam denilen şey, gerçeğin peşinde alınan yoldur. Kimi zaman bir arpa boyu da olsa, insan gerçeğe baktığında hep ilerler." (s.146)

"Cevapsız sorularla ilerleyen hayattan ne beklenilebilir ki? Hem de herkes, bir cevabın peşinde koşarken..." (s.147)

"Herkesin eşit ve mutlu yaşamasını istemek şu an ki düzende anlamsız bir hedef olabilir. Ama iyiyi istemek, her koşulda soylu bir uğraştır." (s.150)

"Eylül bu şehirde yaşanan en büyülü aydır. Işık bu ayda, dünyanın saklı tüm renklerini bir anda ortaya çıkartır." (s.169)

"Ekim, Tanrı'nın toprağı uysallaştırdığı aydır. Toprak uykuya yatar ve uyurken her şeyi kabule hazır olduğunu fısıldar." (s.183)

"Yaralı insanlar birbirine yaklaştığı zaman kader telaşlanır. Sırları ortaya çıksın istemez. Eğer insanlar başlarına gelenin başkalarının başına gelenlerden çok da farklı olmadığını sezerlerse güçlenirler. İnsanların gücünü azaltan, kendilerini hedef tahtasının ortasında sanmalarıdır. Oysa hayatta hiçbir şey şahsi değildir. İyi şeyler de, kötü şeyler de rüzgarla birlikte yön ve şekil değiştiren bulutlar gibi başıboş dolaşırlar evrende." (s.185)

"Yaşamak hayat labirentinde kaybolma yarışı. Çıkışı bulan ölecek." (s.193)

Not: Alıntılar, Mine Söğüt'le tanışmama vesile olan Mayam'a ithafen...