7 Şub 2011

Ingeborg Bachmann - Dar Zaman‏


"Çok anlamlı olabilirdi: Gelip geçiyoruz,
İstenmeden geliyoruz, zorunluyuz, yol veriyoruz.
Ama ya konuştuğumuz, ya hiç anlamadığımız birbirimizi,
Ya bir an bile erişemediğimiz ötekinin eline..." (s.13)

"En iyisi yorgun olmaktır akşamları,
Düşüp kalmaktır yorgunluktan.
En iyisi, sabahları ilk ışıkla aydınlanmak,
Kımıldamaz göğe karşı dimdik durmaktır,
Tınmamaktır geçilmez suyu,
Gemiyi dalgaların üstüne kaldırmaktır,
Hep çıkagelen o yaz kıyısına doğru." (s.20)

"Neyi anlatır yüreğin, neyin tanığıdır?
Titrer arasında dünle yarının, salınır,
Sessiz sessiz, yabancı yabancı,
Vurduğu dökülüp gidişidir zamandan." (s.26)

"Savaş açılmıyor artık, yalnızca sürdürülüyor.
Duyulmadık gündelik işlerden, yiğit çatışmalardan uzak.
Güçsüz, ateş altına sürülüyor." (s.44)

"Gerçek olan kum atmaz gözlerine,
Uyku da, ölüm de gerçek olanı ister senden,
Ete kemiğe bürünmüş, her acının yönetiminde,
Gerçek olan, öteye iter yazıtı gömütünden." (s.52)

"Dünyaya bağlısın, zincirlerle ağır,
Ama gerçek olan yine de çatlatır duvarları.
Uyanır karanlıkta doğruya bakarsın,
Yüzün, o bilinmeyen çıkışa karşı." (s.53)

"Tüm yıldızlardan çok daha görkemli güzellikleri barındıran güneştir,
Senin, benim, onun yaşamını her gün elinde tuttuğundan." (s.57)

"Senin ardından, senin yolunda, pek yakında, sonsuzca,
Hiçbir şey uğruna yapmadığım, yapmayacağım denli
Yanıp yakılacağım, gözlerimi hiç dönüşsüzce yitirmiş olduğuma..." (s.59)

"Artık hiçbir şey gelmeyecek.
İlk yaz olmayacak artık.
Binlerce yıllık takvimler herkese bildirir bunu.
Ama yaz da, dahası adı güzel
"yazımsı" denli güzel ne varsa o da hiç
Artık hiçbir şey gelmeyecek.
Ağlamamalısın işte der bir ezgi.
Başka hiçbir şey demez kimse..." (s.63)