21 Tem 2010

Jean Paul Sartre - Akıl Çağı Özgürlüğün Yolları 1


"-Geçmiş günleri mi özlüyorsun?
-Hayır, o günleri değil, yalnızca o günlerde hayalini kurduğum yaşamı özlüyorum." (s.10)

"Sen kendi kendini aldatmaktan öylesine korkuyorsun ki; kendime yalan söylememe yol açar diye, önüne dünyanın en ilginç serüveni serilse, başını çevirip bakamazsın." (s.14)

"-Ben yalnızca kendim olmak, kendime dayanmak istiyorum.
-Evet özgür olmak. Sonuna kadar özgür olmak. Senin günahın bu işte." (s.15)

"Eğer varlığımı kendi egemenliğim altına alamazsam, yaşamak çok anlamsız bir şey olur." (s.16)

"Bir ihtiyarın gözyaşlarında mistik bir şey vardır, sanki insanlığın kötülüklerine ağlayan Tanrı'nın gözyaşlarıdır onlar." (s.33)

"Anlatması çok zordu. O özgür olamazdı, çünkü kendi kendisinin sahibi değildi." (s.33)

"Dostluk, birbiri hakkında hüküm vermek demek değildir. Dostluk, inanmak demektir. (s.44)

"Hiçbir zaman kendini bir aşka bütünüyle verememiş, hiçbir zaman gerçekten mutlu, bütünüyle tasalı olamamıştı: Ona hep aşklar, mutluluklar, tasalar bir başka yerdeymiş, daha henüz doğmamış gibi gelmişti." (s.53)

"İnsan yataktan midesi altüst, kusarak kalktıktan ve önünde, tekrar yatağa serilene kadar geçireceği on beş uzun, bıktırıcı saat olduktan sonra özgür olmuş olmamış ne çıkardı. Özgürlük insanın yaşamasına yardım etmiyor." (s.69)

"-İnanç sonradan gelir insana.
-Bilirim: Diz çök inanacaksın! Belki de haklısın. ama ben önce inanmak isterim." (s.122)

"İnsan, uğrunda ölümü göze alabileceği bir şey bulmadığı müddetçe, insan değildir, adam değildir." (s.122)

"Kapitalistlere kızmaktan hoşlanıyorum, onların yok edilmesini istemiyorum, çünkü onlar yok olursa kızacak bir şeyim kalmayacak; öfkeli ve yalnız yaşamaktan, hayır demekten, her zaman herşeye hayır demekten hoşlanıyorum ve yaşanabilir bir dünya kurulmasından korkuyorum, çünkü orada evet demekten ve başkaları gibi hareket etmekten gayrı yapacak bir işim olmayacak." (s.125)

"Kötülük ancak tam hızla giderken dengede kalabiliyordu, bisiklette olduğu gibi." (s.151)

"Bütün ömrümce dişleri sökülmüş olarak yaşadım. Evet, dişleri sökülmüş. Asla ısırmadım, bekledim, bekliyor ve kendimi hep daha sonra gelecek günlere saklıyordum ve şimdi birden gördüm ki hiç dişim kalmamış. Ne yapmalı şimdi? Kabuğu mu kırmalı? Söylemesi kolay, hem sonra geriye ne kalır. Toz toprak içinde, ardında pırıl pırıl izler bırakarak tırmanan yapışkan bir küçük zamk parçası." (s.188)

"Özgürlüğüm bir Tanrı benim için, bir Tanrı. Ve yaşamım, geri kalan her şeyimle onun altında, makineleşmiş bir katılıkla akıp gidiyor. Bir yokluk, bir hiç olmanın gururlu ve karanlık hayali, her an olduğumdan başka bir şey olma arzusu. (s.217)

"Korkunç bir sessizliğin ortasında yapayalnızdı. Özgür ve yapayalnız, yardımdan ve aftan yoksun. Hiçbir yardım umudu olmadan karar vermeye mahkumdu, ölünceye dek özgür olmaya mahkumdu." (s.246)

"İnsan bir kadını terkettiği için özgür olmaz." (s.302)

"Yalnız kalıyorum. Yalnız ama eskisinden daha özgür değil. kimse özgürlüğüme köstek vurmadı benim. Onu benim kendi yaşamım içti, tüketti." (s.303)