5 Mar 2023

Rachel Corbett - Hayatını Değiştirmelisin & Rainer Maria Rilke ve Auguste Rodin'in Hikâyesi

“Yalnızlık, sadece etrafınızda genişleyen bir boşluktur. Belirsizliğe güvenin. Üzüntü, yaşamın sizi elleri arasına alması ve değiştirmesidir. Yalnızlığı yuvanız haline getirin.” Rilke (s.7)

“Belki yaşamımızdaki tüm ejderhalar, bizi bir kez olsun güzel ve cesur görmek için bekleyen prenseslerdir. İşin aslı araştırıldı mı, belki yaşamdaki tüm korkunç nesnelerin bizden yardım bekleyen kolu kanadı kırık yaratıklar olduğu anlaşılacaktır.” Rilke (s.10)

“Bir kayanın altında ezilme korkusu, oğlanın kâbuslarında devamlı tekrar eden bir tema haline geldi. Bu, her seferinde bir mezar taşı değildi ama her zaman çok büyük, çok sert ve çok yakın bir şeydi ve sıklıkla acı verici bir dönüşüme işaret ediyordu; var olanın yıkılmasıyla yeniden gelecek bir yeniden doğuşa.” (s.25)

“Hâlâ yumuşağım, balmumu gibi olabilirim ellerinde. Beni al, bana şekil ver ve tamamla beni.” Rilke (s.38)

“Ruhumu kollarına aldın ve bir beşik gibi usulca salladın.” Rilke (s.40)

“Bibi, Rodin’e güzelliğin mükemmellikle ilgili değil hakikatle ilgili olduğunu söylemişti.” (s.43)

“Claudel kendine ait bir parçayı Rodin’de kaybettiğini hissetmeye başladı ve ayrılık kararı verdi.” (s.56)

“Rilke, evlilik hakkında en kalıcı mitolojilerinden biri haline gelecek cümlesini kaleme aldı: İki insanın birleşmesindeki en büyük vazifenin, her birinin diğerinin yalnızlığını koruması olduğunu düşünüyorum.” (s.81)

“Okumaya dikkatini veremeyen Rilke, nisan ayında genç Franz Kappus’a iki mektup yazdı. O zamanlar hissettiği belirsizlik duygusuyla barışmaya hatta onu yüceltmeye çalıştı. Şöyle yazmıştı: Bu gibi şeyler zamanla ölçülemez, sözü geçmez olur yılların, on yılların adı vardır yalnız. Sanatçı olmak, hesap kitaplardan ve sayılardan el çekmek, özsularını aceleye getirmeyen ve baharın rüzgarlı fırtınalı havalarında istifini bozmaksızın ayakta duran bir ağaç gibi olgunlaşma sürecinden geçmektir. Ya baharın ardından yaz gelmezse, diye bir korkuya kaptırmaz kendini ağaç; yaz gelir hep çünkü, … ama sabırlıları gelip bulur ancak. Rilke, Rodin’i böyle tarif etmişti bir defasında; kalbi için derin bir yer kazmış, bir ağaç gibi kendi içine gömülü.” (s.120)

“İçine düşen her şeyin ama her şeyin -ezilmiş, bozulmuş, tiksintiyle fırlatılıp atılmış olsalar bile -bir simyayla dönüştüğü ve gömülü tohumu besleyecek bir besin haline geldiği bir toprağa dönüşüyor, sana dönüşüyor.” Lou Salome (s.126)

“Arkadaşlarınızdan vazgeçmek, gelişmeniz için sizi özgür bırakan bir mahrumiyettir. Etrafınız tenhalaştıkça diğerleri sizin sahip olduğunuz yalnızlıktan korku duyabilir. Fakat kişi onların önünde, kendinden emin halini ve sakinliğini korumalı, şüpheleriyle eziyet etmemeli ve anlayamadıkları bir sevincin özgüveniyle onları korkutmamalıdır. Kişi, sonsuzluk olarak da değerlendirilebilecek bu boşlukta kendini geliştirmenin yollarını aramalıdır. Kişi, kendisi bunun derinlerinde bir şekilde yol alırken geride kalanlara nazik davranmalıdır.” Rilke

“O gün bir pencere gibi hissediyordu, sanki yaşamak bakmaktan fazlası değildi.” Rilke (s.265)

“Rilke’nin son sözleri mezar taşına kazındı: Gül ey saf çelişki / Bütün göz kapaklarının altında / Hiç kimsenin uykusu olamamanın sevinci.” Rilke (s.267)