20 Kas 2017

Sigmund Freud - Bilinçaltı

“Düşün analizinden ele geçirilecek gizli düş düşünceleri incelenirse, bunlar içinde bir tanesinin düşü gören için bir yadırgatıcılığı olmayan öbür düşüncelerden kesinlikle ayrıldığı görülür. Öbür düşünceler uyanık yaşamın kalıntılarıdır; oysa o tek gizli düş düşüncesinde, düşü görenin uyanık yaşamına yabancı ve onun çokluk hiç de pek hoş gözle bakamayacağı bir isteğin varlığı sezilir, dolayısıyla söz konusu düşünce düş gören tarafından hayret ve öfkeyle yadsınır. Ama bu istek, gerçekte bütün düşü oluşturan nedendir; düşün doğması için gerekli enerjiyi sağlar ve günlük yaşamın kalıntılarından malzeme diye yararlanır.” (s.55)


“Sanatçılar hayal ülkesinin, haz ilkesinden gerçeklik ilkesine o acı geçişte kurulan ve gerçek yaşamda ister istemez vazgeçilmiş içgüdüsel doyumların yerine temsili doyumlar sağlayan bir ülke olduğunu sezmişlerdi. Sanatçı da bir nevrozlu gibi, içgüdülerine doyum sağlayamadığı gerçe dünyadan hayal dünyasına çekilmekte, ancak nevrozluların üstesinden gelemediği bir eylemle sonradan gerisin geri gerçeğe dönerek, orada sımsıkı tutunabilmektedir. Sanatçının yaratıları ve sanat eserlerinin fonksiyonu tıpkı düşler gibi bilinçdışı istekleri hayali doyumlara kavuşturmaktan başka bir şey değildir.” (s.83)