Gerçek anlamda mutlu olamayacak kadar heyecanlıyım.”
(s.7)
“Her yaşam, sayısız günde gizlidir. Gün üstüne gün geçer.
Kendi içimizden geçip giderken hırsızlarla, hayaletlerle, devlerle, yaşlı
adamlarla, genç olanlarla, evli kadınlar ve dullarla, aşka düşmüş
kardeşlerimizle karşılaşır; ancak bu karşılaşmaların her birinde kendimizle
tanışırız.” (s.8)
“Kaçtığını düşünürken kendinle karşılaştın. Eve giden en
kısa yol, en uzun olandır.” (s.9)
“Milletlerin de tıpkı bireyler gibi egosu vardır.” (s.11)
“Bir tek, son derece büyük mutsuzluk verebilen devasa
laflardan korkuyorum.” (s.12)
“Bırakın ülkem benim için ölsün.” (s.14)
“Bakacak olursan her Cuma bir perşembeyi gömer.” (s.18)
“Beni korkularımı itiraf etmeye zorladın. Yine de sana
nelerden korkmadığımı da söyleyeceğim. Yalnız kalmaktan, başka birisi için terk
edilmekten ya da elimdekilerden vazgeçmekten korkmuyorum. Ve büyük, çok büyük,
yaşamsal, hatta sonsuza dek sürecek bir hata yapmaktan da korkmuyorum.” (s.19)
“Elinde bir şey varken, bu senden alınabilir. Ama
verdiğinde, artık hiçbir hırsız onu senden alamayacaktır. Bir kez verdiğinde
artık o sonsuza dek senindir. Hep senin olarak kalacaktır. Buna vermek
diyoruz.” (s.21)
“Ruhun, yavaş ve karanlık bir doğumu vardır; bedenin
doğumundan daha gizemlidir. Bir adamın ruhu bu ülkeye doğduğunda kaçmasın diye
üzerine ağlar atılır. Bana ulustan, dinden, dilden bahsediyorsunuz. Bu ağlardan
kaçmaya çalışacağım.” (s.21)
“Hayat, kötü bir kitabı okuyamayacak kadar kısadır.”
(s.23)
“Zaten kelimelere sahibim. Peşinde olduğum esas şey,
kelimelerin bir cümlenin içindeki mükemmel sıralanışı.” (s.24)
“Duygusal olamayacak kadar gururluyum.” (s.25)
“Tanışmıştık seninle. Sen benimsin. Kader böyle.” (s.31)
“Sanat, insan doğasını, duygusal veya zihinsel anlamda
estetik bir sonuca ulaştıran eylemdir.” (s.55)
“Uzun kışların ve yalnızlıkların işaretiyim.” (s.72)