“Yoksa hiçbir zaman rüyaların dışında hiçbir şey görmemiş
miydi?” (s.10)
“Eğer ruhlar ölmüyorsa, vedalaşmaların üzerinde durmamak
doğru. Hoşçakal demek, ayrılığı yadsımak demek; yani bugün ayrılığı oynuyoruz
ama yarın görüşeceğiz. İnsanlar vedalaşmayı icat ettiler çünkü her ne kadar
olumsal ve kısa süreli olduklarını düşünseler de bir anlamda ölümsüz
olduklarını biliyorlar.” (s.21)
“Bana, kendim olmak yetiyor.” (s.25)
“Odanın köşesinde sarımsı bir gölge oluşturan bütün o
ciddi kitaplar (kendini beğendiği günlerde hayal ettiği gibi) dünyanın aynası
değil, sadece dünyaya eklenmiş bir şeyler.” (s.29)
“Kim, hiç değilse bir kerecik olsun, bir gün batımında
dolaşırken ya da geçmişinde kalan bir günü kafasında şekillendirmeye çalışırken
sonsuz bir şeyler yitirdiğini düşünmemiştir ki.” (s.34)