“Sevgilinin yokluğu yüzünden sevgisi yavaşça söndü;
kederi alışkanlıkların etkisiyle boğuldu; solgun göğüne kızıllık veren bu
yangın parıltısı gölgelerle koyulaştı, ortada azar azar kayboldu. Bilincinin
çoğalan uyuşukluğu içinde, kocasından tiksinmesini sevgiliye yöneliş, kin
yanıklarını da sevgi ateşi saydı.” (s.127)
“Emma’da diğer sevgilileri gibiydi; yeniliğin büyüsü bir
giysi gibi üzerinden sıyrılıyor, biçimi hiç değişmeyip, hep aynı dili konuşan
tutkunun tekdüzeliğini ortaya çıkarıyordu. Delikanlı deneyimli birisi olmasına
karşın, sözlerin benzerliğini, duyguların benzemezliğini ayırt edemiyordu.”
(s.194)
“Eğer acılarımız en azından birinin işine yarasaydı,
özveride bulunduk diye avunurduk.” (s.236)