25 Mar 2023

Don Miguel Ruiz Jr. - Bağlanmanın Beş Seviyesi

“Uluslar arasında olduğu gibi bireyler arasında da başkalarının haklarına saygı barış demektir.” Benito Juarez (s.4)

“Yaşama bakıp hayat akıp giderken sen onu tercüme edersen yaşamayı kaçırırsın. Ama eğer hayata kulak vermeyi öğrenirsen sözcükleri sırası geldikçe dile getirmeyi bilirsin. Bilgin sana hayat boyu yol gösterecek bir araç olarak kullanılabilmeli ama bir yana da bırakılabilmelidir. Bilginin yaşadığın her şeyi tecrübe etmesine izin verme.” (s.11)

“Bakış açımız gerçekliğimizi yaratır. İnançlarımıza takılır kalırsak gerçekliğimiz katılaşır, durağanlaşır, ezici bir hale gelir. Onlardan özgür olma seçeneğini göremez olduğumuzdan bağlılıklarımıza mahkum hale geliriz.” (s.15)

“Bir öz yargıya artık inanmaz olduğumuzda üzerimizde hiçbir gücü kalmaz. Kendinizi tam şu anda olduğunuz halde kusursuz ve tam olduğunuz tartışmasız gerçeğine dayalı bir kendini kabul noktasından görmeyi seçebilirsiniz.” (s.18)

“Kişisel düşünüz vardır. Başka hiç kimse hayatı sizin bakış açınızdan yaşamanın nasıl bir şey olduğunu hiçbir zaman bilemeyecek.” (s.23)

“Yalnızca iki kişinin olduğu yerde evetleri kontrol altında tutan ilişkinin dizginlerini elde tutar. İnsanların çoğu zaman inançlarını birbirlerine ya da iradelerini diğerinin bakış açısına dayatmaya çalışmalarının nedeni budur. Biz düşünü yaratırken birbirimize saygıyla davrandığımızda, evetlerimizle hayırlarımızı karşılıklı onurlandırdığımızda ortada ahenk vardır.” (s.25)

“Kendimi iyi hissetmem için bir şeyin olduğu gibi kalması gerektiğine inandığımda ona bağlanmış ve dışımdaki bu leyi benim kim olduğumla birbirine karıştırmış olurum. Dışımdaki şeyler ve nihayetinde her şey değişirse nasıl tepki veririm? Benlik algımı bununla birleştirmişsem onu savunmam, onun için tartışmaya girmem gerekir; tanımlar ve anlam bulmam gerekir. Kısacası bir bağlılık yaratmışımdır.

Değişim korkusuna kapıldığımda kendi dışımda bir şeye bağlılık geliştirdiğimi bilirim. Değişim tanıdığım, bildiğim dünyayı yok edebilir, beni bilememenin tedirgin edici karanlığına itebilir. Ama değişimin önüne geçilemez, ömrümüz boyunca sonu da gelmez: Bir ilişki son bulur, işimizi kaybeder, evimizden taşınırız, kırışıklıklarımıza, aklaşan saçlarımıza yenileri eklenir, sevdiklerimizi kaybederiz. Bu böylece gider.” (s.31)

“Deneyimime göre kalıcı değişikliği getiren yegâne motivasyon kaynağı öz sevgidir. Kendimi sevip kabul ettiğimde kendime iyi davranmak ve olabildiğince sağlıklı olmak isterim. İrademi egemenliği altına alan her ne ise ondan arınma özgürlüğüm de ancak o zaman vardır.” (s.71)

“Bir daire çizmeye başlayın. Aşağı yukarı dörtte üçüne geldiğinizde durun. Tamamlamamış olsanız da şeklin bir daire olduğunu görebilirsiniz. Bunun nedeni, zihnin bir çembere bakmakta olduğumuzu varsayma yeteneğidir ve şekli bizim için tamamlar. Aynı şey, bir üçgenin iki kenarını çizmiş olsak da geçerli olurdu. Bunu bir üçgen olarak görürdük.

Elde bilgi olmadığında, geçmiş deneyimlere dayanan zihnin olağanüstü bir eksik parça tamamlama yeteneği vardır. Bu, tamamlayıcı Gestalt ilkesidir; eksik bilgi almış bile olsak zihnimiz tanıdık kalıplara karşılık verir. Zihin, hemen her şeyde boşlukları varsayımlarla doldurur. Zihin enformasyon eklerken tercihlerde de bulunur ve bildiğini sandıklarına öncelik verir. Yani eksik yeni bilgiyi halihazırda bağlı olduğu inançlarla tamamlar.” (s.86)

“Ne vakit duygusal olarak altüst olsam, gerçek bildiğim bir şeyin sınanması gerektiğini bilirim.” (s.102)