2 Eki 2017

Stefan Zweig - Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat

“Bir kadının duyguları, söze dökmeden ve bilincinde olmadan da her şeyi bilir.” (s.56)

“Yalnızca tutkunun ne olduğunu hiç bilmeyen insanlar, nadiren bu duyguyu tattıklarında, belki de bu kadar çığ gibi ani, kasırgaya benzer tutku patlamaları yaşıyorlar: o anda yaşanmamış yıllar, kullanılmamış güçlerin biriken öfkesiyle birlikte insanın göğsüne yumruk gibi iniyor.” (s.60)

“Yıldırım hızıyla yaşadıklarımı bir kez daha sırasıyla, hatıra denen o büyülü kendini kandırma sayesinde, tadını çıkararak yaşamak istiyordum; şu da var ki insanın böyle şeyleri kavrayabilmesi o kadar da kolay olmuyor. Kim bilir; belki de insanın bunları anlaması için ağrıyan bir kalbe gereksinimi vardır.” (s.61)

“Her zaman kibirle ruh, mantık, duygu dediğimiz, acı dediğimiz şeylerin aslında ne kadar zayıf, zavallı, sıkıntı veren şeyler olduğunu yine korku içinde duyumsuyorum,çünkü bütün bunların hepsi, aşırı olsa bile acı çeken, eziyet çeken bedeni bütünüyle yok edemiyor; böyle zamanlarda ölmemek veya yıldırım düşen bir ağaç gibi yere yığılmamak için, insan güm güm çarpan kalbiyle o anlara tahammül gösteriyor.” (s.67)

“Bütün acılar korkaktır, yaşama karşı duyulan aşırı arzu karşısında acı geriler; çünkü yaşama arzusu, düşüncelerimizde var olan ölüm arzusundan çok daha güçlü şekilde bedenimizin her zerresinde mevcuttur.” (s.67)