“Sanatta olduğu gibi hayatta da uzlaşmanın mümkün
olamayacağını, bir insanın yapabileceği en kötü şeyin uzlaşmak olduğunu düşünürdüm eskiden. Fakat
elbette kendimde birtakım uzlaşmalara girdim. Bunu hepimiz yapıyoruz. Yapmak
zorundayız. Başka türlü yaşayamazdık. Fakat kendimin de uzlaşan bir adam
olduğunu uzun süre kabul edemedim. Bundan uzak kalabileceğimi sanıyordum. Oysa,
öyle yapamayacağımı öğrendim. Önemli olan şeyin aslında hayatta kalmak olduğunu
öğrendim. Bir canlısınız: Ölüme karşı koyamazsınız ya da yarı canlı olarak
yaşayamazsınız, bu mümkün mü? Bana göre önemli olan, hissedebilmektir.” (s.57)
“Tanrı değil, sevgi kurtardı bizi. En çok umut
bağlayabileceğimiz şey odur.” (s.58)
“Liv, ağlarken bile güzel olduğunu bildiğim tek kadın.”
(s.69)
“Liv tablo gibidir. Tamamen yoruma açıktır. Üstelik ben
ona aşığım, hem sanatsal olarak hem insan olarak.” (s.76)
“Kesinlikle boş zamanım olmaz. Boş zaman, benim inanılmaz
derecede keyif alarak yaşadığım bir zamandır. Elimde bir kitabın olması ve
benim o kitabın içine gömülmem demektir.” (s.83)
“Benim iki tür boş zamanım var: Bunlardan biri sadece
geçip giden zamandır. Sabah kalkmak, akşam yatağa girmek, yemek yemek ve belki
de bir sürü yürüyüş yapmakla geçen. Diğeriyse, düzenli boş zamandır: Her gün
oturup bir şeyler yaptığıma inandığım o ilginç zaman türü. Fakat o çalışmanın
da özel bir zaman diliminde ya da geçip giden bir günde yapılması gerekir.”
(s.83)
“Hissetmek esastır, anlatmak sonra gelir. Önce hissedip
yaşayacaksın, sonra anlayacaksın. Şurası çok açıktır ki, insanlar açısından
asıl olan şey, bir deneyim sahibi olmak. Daha sonra düşünsel bir süreci
başlatabilirler. Bu her zaman için keyifli bir şeydir. Son olarak da, düşünsel
sürecin kendisi yeni bir duygu ortaya çıkarabilir.” (s.83)
“Bütün hayatım boyunca sezgilerime başvurdum ben. Her
zaman için üzerinde yol aldığım bir raydır bu.” (s.126)
“İnsanların kitap okumaması çok ciddi problemlerin ortaya
çıkmasına yol açmaktadır. Kelimelerin bilinçli iletişimin en temel aracı olduğu
yerde, kelimesi olmayan insanlar ne yapabilir? Beyinlerinin ihtiyaç duyduğu
itici gücü nereden bulur? Bu yetersiz uyarım sorunu olduğu kadar duygusal bir
sorundur aynı zamanda. O insanların duyguları var fakat onları ifade edecek
kelimeleri yok. Karmaşık bir deneyimi ifade etmek için kelimeleri yan yana
getirebilme eksikleri var. Dolayısıyla hayatlarının bir boyutunu kaybederek
müthiş bir memnuniyetsizlik sorunu yaşıyorlar. Eğer siz onlara, siz
duygularınızı ifade edecek kelimelere sahip olmadığınız için memnuniyetsiz ve
mutsuz insanlarsınız, derseniz, onlar da sizin kafayı yediğinizi düşüneceklerdir.”
(s.153)
“Fanny Ve
Alexander’ı yapmak öylesine keyif vericiydi ki, bu duygunun bir daha asla
yaşanmayacağını düşünmüştüm. Açıklayayım: Yıllar önce üniversitedeyken, müthiş
derecede güzel bir kıza aşık olmuştuk. Kız hepimize hayır cevabı vermişti ve
biz buna anlam verememiştik. Meğer bu kız daha önce Mısırlı bir prense aşık
olmuş ve bu gönül ilişkisinden sonra, artık beni hiçbir şey kesmez, diyerek o
sayfayı kapatmış. Dolayısıyla bütün tekliflerimizi reddetmişti. Ben de aynı
şeyi söylemek istiyorum. Fanny ve Alexander’ın yapıldığı zaman öylesine güzel
bir zamandı ki, artık bu işi bırakma vakti geldiğine karar vermiştim. Kendi
Mısırlı prensime sahip olmuştum yani.” (s.199)
“Dilerim asla dine inanacak kadar yaşlanmam.” (s.224)