4 Ağu 2015

İhsan Oktay Anar - Galîz Kahraman

“Hislerini daha şatafatlı hale sokmalı, yani şiir yazmalıydı.” (s.18)

“Mesela biri, Allah’ın dağında bayırında çift sürüp ekip biçse, mahsul onun olurdu. Ama Allah gecinden versin, vefat ettiğinde araziyi miras bırakamazdı. Çünkü vefat ettiğine göre, sahipsiz kalan arazi artık var olmayan birine değil, herkese ait olurdu. İşte bu araziyi, sağlığında çoluk çocuğuna da devredemezdi. Çünkü mülkiyet, tıpkı hürriyet gibi, devredilemez ve vazgeçilemez bir haktı.” (s.42)

“Hakikat, insanın yürüdüğü zemindi. Eğer ayakları bu zemine basmıyorsa, insanın kafasındaki plana hayal denirdi.” (s.133)

“Kendisinin nerede bitip, dış alemin nerede başladığını bilmediğinden, acı çeken ya da sevinen birini gördüğü vakit en az onun kadar acı veya sevinç duyuyordu.” (s.164)