18 May 2015

Hakan Günday - Malafa

“Satmak için ortada bir mal olması gerekmez. Satmak için bir alıcının olması yeter. Alıcı olduğunu bilmese bile.” (s.22)

“Tevazu, iki kez iltifat almanın yoludur. Örnek: Ne kadar güzelsiniz! Hayır, değilim. Evet, öylesiniz. Etti iki!” (s.35)

“Turistler, her şeye inanmak için valizlerini toplamış olan insanlardır.” (s.38)

“Matematikle hesaplanan hayatlara biraz romantizm katmak için. Bu yüzden tatile çıkmıyor muyuz? Bu yüzden sinemaya gitmiyor muyuz? Bu yüzden birbirimize ‘seni seviyorum’ demiyor muyuz?” (s.67)

“Düşünce, insanın ölümsüz olan tek organıdır. Sonsuza kadar, yeryüzünün sırtında zıplayan tenis topları gibi, bir kafatasından diğerine çarpar.” (s.105)

“İlişki, boşlukların dolması ve dolulukların boşalması üzerine kuruludur.” (s.112)

“İlk görüşte aşka inandığım gibi, son görüşte aşka da inanırım. Ölürken yanımda kim varsa ona aşık olarak terk edeceğim dünyayı.” (s.126)

“Türkiye caza benzer. Bir sonraki notanın ne olduğunu tahmin edemezsiniz. Ve bu yüzden dinlemeye devam edersiniz.” (s.148)

“Unutmak, var olanı yok etmektir. Geriye sadece hayatı sürdürmek için gerekli olanlar kalır.” (s.154)

“İnsanlar ölür. Her şey ölür. Ama sadece iki şey ayakta kalır: aşk ve pırlanta. Sonsuza kadar parlarlar. Bir deniz feneri gibi. İnsanlara neyin değerli olduğunu anımsatırlar. İnsan aşık olunca, taş pırlanta olunca ölümsüzleşir.” (s.163)

“En tehlikeli olan sanatçılar, kendilerinden ilham alanlardır. Kendinden ilham alan kişi her şeyi yapabilir. Eseriyle karışmıştır. Neyin kurgu neyin gerçek olduğu anlaşılamaz. Bir sanat eseri olarak yaşar ve kendinden eser kalmaz.” (s.171)

“Her şey matematiktir. Dünyadan ne çıkarsa sonuç sıfır olur?” (s.183)

“Dünya bir tezgahtır. Tezgahın hangi tarafında hayat olduğuysa ancak ölünce anlaşılır.” (s.210)