“Satmak için ortada bir mal olması gerekmez. Satmak için
bir alıcının olması yeter. Alıcı olduğunu bilmese bile.” (s.22)
“Tevazu, iki kez iltifat almanın yoludur. Örnek: Ne kadar
güzelsiniz! Hayır, değilim. Evet, öylesiniz. Etti iki!” (s.35)
“Turistler, her şeye inanmak için valizlerini toplamış
olan insanlardır.” (s.38)
“Matematikle hesaplanan hayatlara biraz romantizm katmak
için. Bu yüzden tatile çıkmıyor muyuz? Bu yüzden sinemaya gitmiyor muyuz? Bu
yüzden birbirimize ‘seni seviyorum’ demiyor muyuz?” (s.67)
“Düşünce, insanın ölümsüz olan tek organıdır. Sonsuza
kadar, yeryüzünün sırtında zıplayan tenis topları gibi, bir kafatasından
diğerine çarpar.” (s.105)
“İlişki, boşlukların dolması ve dolulukların boşalması
üzerine kuruludur.” (s.112)
“İlk görüşte aşka inandığım gibi, son görüşte aşka da
inanırım. Ölürken yanımda kim varsa ona aşık olarak terk edeceğim dünyayı.”
(s.126)
“Türkiye caza benzer. Bir sonraki notanın ne olduğunu
tahmin edemezsiniz. Ve bu yüzden dinlemeye devam edersiniz.” (s.148)
“Unutmak, var olanı yok etmektir. Geriye sadece hayatı
sürdürmek için gerekli olanlar kalır.” (s.154)
“İnsanlar ölür. Her şey ölür. Ama sadece iki şey ayakta
kalır: aşk ve pırlanta. Sonsuza kadar parlarlar. Bir deniz feneri gibi.
İnsanlara neyin değerli olduğunu anımsatırlar. İnsan aşık olunca, taş pırlanta
olunca ölümsüzleşir.” (s.163)
“En tehlikeli olan sanatçılar, kendilerinden ilham
alanlardır. Kendinden ilham alan kişi her şeyi yapabilir. Eseriyle karışmıştır.
Neyin kurgu neyin gerçek olduğu anlaşılamaz. Bir sanat eseri olarak yaşar ve
kendinden eser kalmaz.” (s.171)
“Her şey matematiktir. Dünyadan ne çıkarsa sonuç sıfır
olur?” (s.183)
“Dünya bir tezgahtır. Tezgahın hangi tarafında hayat
olduğuysa ancak ölünce anlaşılır.” (s.210)