“Sen biçimsizsin. Hiçbir biçime ait değilsin ve hiçbir
bedene ait değilsin; hiçbir sınıfa, dine, mezhebe ait değilsin; hiçbir isme ait
değilsin. Ve biçimsiz, isimsiz olmadıkça, asla aklı başında olmayacaksın.”
(s.13)
“İyileşebilirsin, çünkü hastalığın yalnızca bir düşünce.”
(s.14)
“Bir insanı sevdiğin zaman, ondan nefret etmek için ivme
kazanıyorsun. Bu yüzden ancak dostlar düşman olabilir. Önce dost olmadıkça
birden düşman olamazsın.” (s.47)
“Bilge bir insan gösterişe gerek duymaz. Her ne varsa,
vardır. Bunun farkında değildir, onu gösterme telaşı içinde değildir. Eğer sen
bulmak istiyorsan, çaba göstermek zorunda kalacaksın.” (s.75)
“Eğer sevgi varsa o zaman açıklamaya gerek yoktur, karşı
taraf anlayacaktır. Eğer sevgi varsa, özür dilemeye gerek yoktur, karşı taraf
anlayacaktır. Sevgi daima anlar.” (s.118)
“Kandırmak alışkanlık haline geldiğinde, en nihayetinde
kendini kandırmış olacaksın, başkasını değil. Aldatmacalarla boşa geçirdiğin
kendi hayatın. Chuang Tzu şöyle der: Açıklamalar içten olmadığını, güvenilir
olmadığını gösterir.” (s.123)
“Zihin daima en az dirençten yanadır. Bu yüzden akıllı
insanlar asla sevemezler. O kadar akıllıdırlar ki yönlendirmeye başlarlar.
Kalplerinden geçeni söylemezler, cazip gelecek olanı söylerler. Diğer insana
bakarlar ve onun ne söylenmesini istediğini görürler. Kalpten konuşmazlar,
sadece diğerinin kandığı bir durum yaratırlar.” (s.126)
“Gözler kapıdır. Bir insana ancak içine çekmek, onun
senin içinde erimesine izin vermek istediğin zaman bakarsın.” (s.216)
“Sır yok olduğunda aşk imkansızdır, çünkü ancak iki sır
birbirine aşık olur. Eğer biliyorsan aşk mümkün değildir. Bilgi aşka karşıdır
ve aşk daima öğrendiğini unutmak içindir.” (s.304)