20 Ağu 2014

Hüsnü Arkan - Hırsız ve Burjuva

“Hiçbir otorite düzen sağlamaz.” Proudhon (s.8)

“İnsanın kaderi ya da görevi hiçbir yerde yazılı değildir.” Jacques Monod (s.17)

“İnsan gördüklerine mi inanır, yoksa inandıklarını mı görür?” (s.25)

“Göz önemliydi. Bakınırken rastladığı güzellikler, insanın hayatını değiştirebilirdi.” (s.32)

“Bir mülk sahibi bir bahçıvanla uzlaşabilir ama bir çiçeğin bir bahçıvanla ya da bir mülk sahibiyle uzlaşması görülmüş şey değildir. Çiçekler bir tek şey ister; adalet!” (s.41)

“Küçük paralar da kolay kazanılmıyordu.” (s.52)

“Kimi insanlar düşlerinin peşine düşerler. Çünkü elden düşme gerçeklerin hiçbir b.ka yaramadığını bilirler.” (s.54)

“Yalnızca salaklar ikinci el bir gerçeğin içinde yaşamayı kabul edebilir. Çünkü onların hayalleri ikballeriyle sınırlıdır. Buna da hayal denemez. Aslında tam olarak hayvan sürüleri böyle davranırlar; hayal kurmazlar ve görgülerini kuşaklar boyunca tekrar ederler. Bu yüzden geleceklerini kendileri düzenleyemezler; koşullar düzenler.” (s.54)

“-O gün içimde bir müzik çalıyordu.
  -Senin içinde müzik mi çalıyor?
  -Her zaman çalmaz, yalnızca yolculuk öncelerinde çalar.” (s.70)

“Sonsuz bir cennete inananların, varlıklarının anlamına ait meraklarını eksiksiz bir biçimde doyurmanın yolunu bulup huzura kavuştukları söylenemez. Bunu söyleyebilecek durumda olsaydık, ruhun sonsuzluğuna inananlar bu doygunluğun hakkını verirler, dünyanın cehennem haline getirilmesi işine dört elle sarılmazlar, hiç değilse cehennem ateşini körüklemezler ya da gönüllü zebaniler olmak için birbirleriyle yarışmaktan kaçınırlardı. Bu açıdan bakıldığında, inançlarımız ve biz, bir çölün ortasında iki yalnıza benzeriz. Yol arkadaşlığımız can sıkıcı bir mecburiyetten ve can sıkıcı bir muhabbettendir.” (s.77)

“Hayat böyleydi. Büyük davaların birkaç büyük adamı vardı. Milyonlarca küçük adam, o birkaç büyük adamın hikayesini beslemek için ölüyorlardı.” (s.85)

“Şöyle uzakta durup baktığım zaman, insana inanmayanların önderliğinde giden insan yığınlarında, bana son derece dokunan bir şey var.” Walt Whitman (s.105)

“Mesai bitse de eve gitsem dersin. İyi, mutlu ve perişan olursun.” (s.148)

“İkisinden biri çekip gitse, ikisi de yalnız kalacaktı.” (s.169)

“Bir aşk hikayesine başlamak her zaman zordur. Çoğu zaman daha başlamadan bırakmanız, çekip gitmeniz gerekebilir. Aceleyle pabuçlarınızı giyersiniz. Merdivenleri koşarak inersiniz.” (s.174)

“Aşk, soyut bir kavram değildir. Sevişmektir. Boşaldıktan sonra soyut kavramlar sözlüğüne tıktığın, sonra arada bir açıp bakarak, sözcükleri yan yana getirerek içten olduğuna inandığın düşünceler doğurmak değildir. Hele hükümetten, dini otoritelerden ve edebiyat camiasından akrabaları olan itibarlı bir komşu hiç değildir. Aşk, kaliteli yaşam parçasıdır.” (s.193)