4 Ağu 2014

Ayfer Tunç - Yeşil Peri Gecesi

“Ben kendimi aşkın içinde kaybedemezdim. Ben kendimi hayatın içinde kaybederdim. Aşık “gibi” bir şey olurdum, bir şey işte... aşığa benzeyen, aslında değil.” (s.17)

“Sevginin kesintisiz bir şey olduğuna inanmıyordum. Sevgi doğuyordu, sonra bir gün ölüyordu. Ölünce hiç doğmamış gibi oluyordu.” (s.18)

“Mağdur ve romantik görünmek hoşuma gidiyordu. Bu benim tabiatımdı. Aynı zamanda silahımdı. Ama her defasında kendimi vuruyordum.” (s.22)

“Şiir bana dokunuyordu. Daha doğrusu hayatımı sabitliyordu, acıyı daha derinden hissetmeme neden oluyordu.” (s.37)

“İnanamadıktan sonra güzel sözlerin bir anlamı olmuyordu.” (s.56)

“Olmayan şeyler imparatorluğuydu dünya.” (s.114)

“Kalp kalbe karşı değildir, sadece bazı kalpler bazı kalplere karşıdır.(o da her zaman değil)” (s.183)

“Özetle yaşamak bir denge meselesidir. Birine aşırı bağlanmak dengesizliktir.” (s.185)

“Duygular andır, gelir geçer. İnsansak eğer, bir duygundan bir duyguya geçeriz. Her birinde sonsuza kadar kalacağımızı sanırız. Aşk mı? Hiç bitmeyecek ki... Ölüm mü? Hiç gelmeyecek ki... Ömür boyunca defalarca doğar ve ölürüz.” (s.281)

“Nasıl yapabiliyor? Yapıyor işte. Olmamış gibi yapabilenlerin dünyası bu, benim değil. Ben yapamıyorum. Ben sosyal bukalemun olamıyorum. Bulunduğum kabın şeklini, bindiğim dalın rengini alamıyorum.” (s.344)

“Biz dedi gene, içimde iyi bir şey esti. Bir şişe şarap açtı, kan kırmızı, buruk.” (s.359)

“Niye olmasın? Aşk bir mucize ise gerçekleşebilir.” (s.400)

“Sibel Hanım sana aşık olsa tiramisu yapar babacım, çorba değil. Böyle olur bu işler. Kendimden biliyorum. Ben hep öyle yaptım. Aşık olduklarıma tiramisu, acıdıklarıma çorba yaptım.” (s.407)