22 Nis 2014

Hüsnü Arkan - Hiçe Doğru


“Bir de aşk çıkabilir karşınıza, özellikle karanlıkta
Erkekler penislerine güvenirler; komiktir
Kadınların neye güvendiğini kim bilebilir?
Kadınlar bu yüzden komik değildir.
Bu denizden sağ çıkamazsınız, ağlara dokunmayın
Balıkçıları kırmayın; balıkçılar balıktır insan değildir.
İstisnası istavrittir, göz göze gelirsiniz, İstanbul kıpırdayabilir
Bir de aşk kayabilir elinizden, teninizden
Ama ne denizlere doğru
Özellikle karanlıkta, bir kızın içinde bir kadın kımıldaşırken
Sevgi biliyorsunuz anlamadığımız bir şeydir, yalnızca ümit edilebilir.” (s.5)

“Buradan sağ çıkamazsınız, inananlara inanmayın
Aybaşlarını dikkate almayın; ne erkekler gördüm en çok onlar kirlendi.
İstisnası yoktur hepsi birbirini yendi.
Ve bir kitapta dendi; ey ayılar bir tuzaksa bu dünya
Uzak durmayın aslında kendinize
Çünkü yaşlı bir Almandır gerçek.
Nazilere oy verdi.” (s.6)

“Biz de dualar mırıldandık ürktükçe bilincimizden
Uyandıkça dünya var, iş var, pazardan pazartesiye telaş var” (s.13)

“Açık kapı değildir hayat yaşlılar bilir
Bir eşikten, aralıktan ne gördüyseniz odur.” (s.15)

“Boşluğu onaramıyor insan
Ama inanabiliyor işte boşluğa.” (s.19)

“Fakat biliyorum çocuklar, hayatın kendi şarkısı yoktur
Sizinkini söyler.” (s.23)

“Ben uçağa binmeyi öğreniyorum mesela, sen öğrenemiyorsun
Ben dişçiye gidiyorum, gitmiyorsun, öpüşüyorum, aşk diyorum, demiyorsun.” (s.31)

“Şimdi komşularla oturduğum akşam saatlerinde
Masamda bir kupa çay kilitleniyor, bakışım kilitleniyor, açamıyorum
Bir şey bekliyorum, çözsün onaylasın yaşadığımı,
Bana ait bir sır bulsun bende
Belki biraz mutluluk, belki biraz daha dem, biraz daha şeker
Sonrası hep aynı yüzler, hep aynı bakışmalar; el aynasında soluğum
-Demek sizi gönderdiler kendileri gelmediler.” (s.35)

“Ben öyle uçuyorum kanatlarım kanıyor
Bir şehir bir yalnızı anlayabilir mi?
New York bile anlamıyor.” (s.36)

“Ben öyle uçuyorum kanatlarım yanıyor
Bir şehir bir boşluğu doldurabilir mi?
İstanbul bile doldurmuyor.” (s.36)

“Kara göründü
Fakat hayat hayalet bir gemidir artık.” (s.36)

“Anladığını düşündüm, ne güzel düşündüm, o kadar öyle
Çatıdayım, merdivenimi çekip almadın
Çalışıyorum, kuş ayaklarıyla odama girdin
Kendim girsem bir kapıdan o kadar öyle
Utançla eğilirim basamaklarına
Yokmuşum dakikaları, yaşamamışım mekan ve durum
Duvarda gölgende kaybolmak isterim, kaybolurum
Saygıdan değil, ya da saygıya benzer bir şey
Yalnızca eşit olurum.” (s.37)

“Geceye yaslanabilir misin sarhoş?
Aşıklar yaslanır bir de körler
Sonra onlar da çekiliverirler
Bütün bu gündüzler o yüzden.” (s.39)

“Mutluluk hafta sonlarıdır, bayramlar, resmi tatiller
Hobilerime alıştım, işe alışamadım.” (s.45)

“Nereye gittinizse çocukluğunuzdan gelir
En koyu saç rengi de nihayet sarıcadır
Ağlarsınız, bütün kızlar ağlar, kulak delinir
Hayat, büyüklerin unuttuklarıdır.” (s.48)

“Ölüm terk etmek kendini, sonra dönülmez
Herkes geciken yağmuru bekler
Biri çıkar aramızdan, açar şemsiyesini gider
En iyisi genç ölmek; aklında tazeliğin kalır
Henüz kadeh tutuyorken
Kırılmasıdır.” (s.49)

“Nereye gitsem iki bilet, biri sana dönmek için.
Bu bir ruh haritası kendini aramaya
Sokak sokak, ev ev, bir düş olarak
Sevdiğimiz koca yalan, oyuncaklarımız da
Hazırlanmadık mı kırmaya birbirimizi?” (s.52)

“-Çocukluğunu sevdin mi?
  -Sevdiğimde büyümüştüm.” (s.57)