“Çoğu zaman her şeyden önce bellidir; mucize, evin bugün
yarın ölecek ihtiyar kedisidir. Bütün gün bir köşede kımıldamadan uyur. Uyansın
isteriz, ama yazık değil mi, uyusun isteriz.” (s.5)
“Kitaplar bir bakıma başarılmış, tamamlanmış şeylerdir.
Oysa hayat başarılamayan ve tamamlanmayan şeylerle doludur.” (s.10)
“Kendi dünyamdan çıktığımda, basit cümlelerin öznesi
oluyorum.” (s.14)
“Her şey bir şeyin etrafında hiç durmadan döner, insanın
payına düşen sarhoşluktur.” (s.15)
“İstanbul’da gün boyu dolaşırken dünyanın haline üzüldüm.
Ankara’da insan sadece Ankara’nın haline üzülüyor.” (s.24)
“Aşk başta anlam olmak üzere pek çok şeyi karşısına alır,
huzuru örneğin, kararlılığı ve dengeyi. Kendi kendine sözler verirsin.
Boşunadır.” (s.28)
“Tabiatta kelimelerin bulunmaması ne tuhaf! Oysa
kelimeler burada öyle tabii ki.” (s.44)
“Hayat dediğimiz sadece kimyadan ibaret. Periyodik
tabloyu ezberlesek yeter. Evrendeki en bol iki elementin, hidrojen ile
helyumun, aynı zamanda en hafif iki element olması her şeyi açıklıyor zaten.
Böyle hafif bir evrende anlam ne arasın? Anlam ağırdır... Dibe çöker. Falcılar
bu nedenle kahvenin telvesine bakar.” (s.50)
“Gidecek misin, kalacak mısın bilmemek gençliğe özgü bir
şey değil mi zaten! Ne istediğini yaşlılar bilir.” (s.51)
“Rene Char’ın Seçme Şiirleri’nin önsözünde geçen şu
cümleyi unutamıyordu: Kırk yaşımızda, yüreğimize yirmimizde sıktığımız bir
kurşunla ölüyoruz. Böyle bir cümleyi okuyup yıllarca aklınızda tutuyorsanız,
zaten ölüyorsunuz demektir. Silaha gerek yok.” (s.65)
“Erkekler de kadınları içlerine almak ister. Nazlı’nın
başını ne zaman göğsüme bastırsam, saçını koklasam, isterim bunu.” (s.75)
“Yaşamak ilerlemek olamaz diye düşünüyor Cemil, ama
geride bırakmak olabilir.” (s.83)