“Çamaşırları kurutan rüzgardır, güneş değil.”
“Belirsizlik, vaadkâr bir aralıktır. Bazı insanlar o
aralıkta yaşamayı sever. Böylece kendilerini oyalar, oluşlarını ertelerler.
Kendini kandırmak da insani bir haldir.” (s.21)
“İnsanın kendisi olduğunu sandığı kişi, bir ölçüde kurgu
olabilir. Şartların dayattığı tercihlerin kurgusu.” (s.21)
“Yeni bir hayat kurmak... Nasıl oluyordu? Önce fikir mi
geliyordu? Yoksa bir tesadüf sizi fikrin önüne mi getiriyordu? Yeni bir hayat
için mutlaka, kuvvetli bir rüzgar mı gerekiyordu? Önceki hayatınız artık eski
mi oluyordu? Eski olanın hükmü kalmıyor muydu? O vakte kadar boşuna mı yaşamış
oluyordunuz?” (s.30)
“Bir hayal çağırdım. Mümkün ise deniz gören bir hayal.”
(s.59)
“İnsan ruhu bazı durumlarda incinir. İncinen yerde dert
oluşur. Dert, kendi zekası olan bir virüstür. Yerleştiği yerden sürekli bir
şeyler fısıldar. Bazen fısıltı yoğunlaşır. Yoğunlaştıkça ruhu yakar. Ruhun
sahibi, biraz derdinin karakterine biraz da kendi huyuna suyuna göre bir çare
bulur.” (s.62)
“Herkesin bir iç sesi vardır. İç’i olanın sesi de vardır.
İç’ini bastıran sesi de bastırır. Bastırılmış ses hayat boyu çıkmasa bile son
nefes olarak çıkar.” (s.68)
“Bu dünya şeytanın dünyası, Allah karışmıyor.” (s.72)
“Salıncağı severim. Bazılarına göre kafa karışıklığıdır.
Bence değil. Kendine bir ruh arama hali diyelim. Bir ruhun olmadığı için değil.
Belki bir ruh yetmediği için.” (s.97)
“Hayal denilen şey, mahsul veriyor ise, gerçeklik denen
şeye bulaşıyor demek ki. O halde niye varoluşu kıymetsiz, geçersiz bir evren
muamelesi görüyor?” (s.143)
“Bütün insanlar aynı ‘şimdi’lerde varolmazlar.” Peter
Burke.