3 Oca 2016

İlhami Algör - İkircikli Biricik

“Çamaşırları kurutan rüzgardır, güneş değil.”

“Belirsizlik, vaadkâr bir aralıktır. Bazı insanlar o aralıkta yaşamayı sever. Böylece kendilerini oyalar, oluşlarını ertelerler. Kendini kandırmak da insani bir haldir.” (s.21)

“İnsanın kendisi olduğunu sandığı kişi, bir ölçüde kurgu olabilir. Şartların dayattığı tercihlerin kurgusu.” (s.21)

“Yeni bir hayat kurmak... Nasıl oluyordu? Önce fikir mi geliyordu? Yoksa bir tesadüf sizi fikrin önüne mi getiriyordu? Yeni bir hayat için mutlaka, kuvvetli bir rüzgar mı gerekiyordu? Önceki hayatınız artık eski mi oluyordu? Eski olanın hükmü kalmıyor muydu? O vakte kadar boşuna mı yaşamış oluyordunuz?” (s.30)

“Bir hayal çağırdım. Mümkün ise deniz gören bir hayal.” (s.59)

“İnsan ruhu bazı durumlarda incinir. İncinen yerde dert oluşur. Dert, kendi zekası olan bir virüstür. Yerleştiği yerden sürekli bir şeyler fısıldar. Bazen fısıltı yoğunlaşır. Yoğunlaştıkça ruhu yakar. Ruhun sahibi, biraz derdinin karakterine biraz da kendi huyuna suyuna göre bir çare bulur.” (s.62)

“Herkesin bir iç sesi vardır. İç’i olanın sesi de vardır. İç’ini bastıran sesi de bastırır. Bastırılmış ses hayat boyu çıkmasa bile son nefes olarak çıkar.” (s.68)

“Bu dünya şeytanın dünyası, Allah karışmıyor.” (s.72)

“Salıncağı severim. Bazılarına göre kafa karışıklığıdır. Bence değil. Kendine bir ruh arama hali diyelim. Bir ruhun olmadığı için değil. Belki bir ruh yetmediği için.” (s.97)

“Hayal denilen şey, mahsul veriyor ise, gerçeklik denen şeye bulaşıyor demek ki. O halde niye varoluşu kıymetsiz, geçersiz bir evren muamelesi görüyor?” (s.143)

“Bütün insanlar aynı ‘şimdi’lerde varolmazlar.” Peter Burke.