“Eski şapkalarımız, ayakkabılarımız, elbiselerimiz gün
geçtikçe bizden bir parça olmazlar mı? Onları sık sık değiştirmek isteyişimiz
de bu yüzden değil midir? Yeni bir elbise giyen adam az çok benliğinin dışına
çıkmışa benzer: kendinden uzaklaşmak, ona bir değişikliğin arasından bakmak
ihtiyacı, yahut, ben artık bir başkasıyım diyebilmek saadeti.” (s.16)
“Şu hakikati kendi hayatım bana öğretti: İnsanoğlu,
insanoğlunun cehennemidir. Bizi öldürecek belki yüzlerce hastalık, yüzlerce
vaziyet vardır. Fakat başkasının yerini hiçbiri alamaz.” (s.186)
“Bazı insanların ömrü vakit kazanmakla geçer. Ben zamana,
kendi zamanıma çelme atmakla yaşıyordum.” (s.200)
“Hayatlarına biraz duygu, istisnai zamanlar katmak
istiyorlar. Herkes kendi boşluğunu bir parça duygu ile doldurmak, kendini
süslemek istiyor.” (s.231)
“Hayat yürüyor, Hayri Bey... Siz kelimelerle zehirlenin
durun, hayat her gün yeni bir şey keşfediyor.” (s.233)
“Hayatı güçleştiren şeylerden hoşlanacak yaşta değilim.”
(s.251)
“İnsan talihi bu idi. Hiç kimse yıldız olarak
kalamıyordu. Muhakkak hayalimizdeki yerinden inecek, herkese benzeyecekti.”
(s.275)
“Siz tecrübe kelimesinin hakiki mânasını bilmiyorsunuz.
Tecrübe sahibi demek, yıpratılmış olmak, muayyen hudutta ve muayyen fikirlerde
donmuş olmak demektir. Bu cins insanlardan bize hiçbir zaman hayır gelmez.”
(s.332)
“Ben aşktan daima kaçtım. Hiç sevmedim. Belki bir eksiğim
oldu. Fakat rahatım. Aşkın kötü tarafı insanlara verdiği zevki eninde sonunda
ödetmesidir. Şu veya bu şekilde... Fakat daima ödersiniz. Hiçbir şey olmasa,
bir insanın hayatına lüzumundan fazla girersiniz ki bundan daha korkunç bir şey
olamaz...” (s.341)