“Hislerini daha şatafatlı hale sokmalı, yani şiir
yazmalıydı.” (s.18)
“Mesela biri, Allah’ın dağında bayırında çift sürüp ekip
biçse, mahsul onun olurdu. Ama Allah gecinden versin, vefat ettiğinde araziyi
miras bırakamazdı. Çünkü vefat ettiğine göre, sahipsiz kalan arazi artık var
olmayan birine değil, herkese ait olurdu. İşte bu araziyi, sağlığında çoluk
çocuğuna da devredemezdi. Çünkü mülkiyet, tıpkı hürriyet gibi, devredilemez ve
vazgeçilemez bir haktı.” (s.42)
“Hakikat, insanın yürüdüğü zemindi. Eğer ayakları bu
zemine basmıyorsa, insanın kafasındaki plana hayal denirdi.” (s.133)
“Kendisinin nerede bitip, dış alemin nerede başladığını
bilmediğinden, acı çeken ya da sevinen birini gördüğü vakit en az onun kadar
acı veya sevinç duyuyordu.” (s.164)