“Yaraların iyileşmesi isteniyorsa, yaralayan yay ele
geçirilmeli. Çünkü arp kırıksa, kırılmışsa, bir akor titreşir ve ağlar...”
(s.31)
“İnsanlara dayanmak gerekiyor. İnsanlara dayanmak;
kişinin yüreğinde açık bir ev saklaması, bu güzel bir şey ama çok fazla bir şey
de değil. ‘Soylu misafirperverliğe yetenekli öyle yürekler var ki’ diyor
Nietzsche, ‘pencereleri ve panjurları hep kapalıdır; en iyi odaları boş
tutarlar.’ Niye öyle yaparlar? Çünkü ‘dayanmak’ zorunda kalmayacakları
misafirleri beklerler.” (s.43)
“Mutsuzluğu taşımak zor ama mutluluğu taşımak daha da
zor.” (s.59)
“Yaşam hiçbir zaman düşlerimi karşılamadı. Yaşamın üstüme
bir çullanışı var ki... Kendini düşleyen biriyim ben. Onun için yazıyorum. Onun
için yazıyorum.” (Gülseli İnal) (s.62)
“Kuşların dilini konuşmak isterdim en çok. Bunun dışında
bütün istediklerim gerçekleşti. Hem her şey, hem de hiçbir şey.” (s.63)
“Ben kaçarım aşktan. Çok şey arıyorum. Ruhların uyumu çok
güç ve ben hep kuşkuluyum bundan.” (s.64)
“Erkeklerdeki mülkiyet duygusu, yeryüzünü ele geçirme
tutkusu, onun avcı yanını geliştiredursun, kadın hep düş kurdu. ‘Tarih boyunca
erkek avcı, kadınsa düşçüydü.’ Diyor Fuentes.” (s.65)
“Kuşlar öleceğini hissettiği zaman kuğununki gibi bir
şarkı tutturmaz. Kendini çok önemsemez çünkü, bu yüzden de özgürdür.” (s.84)
“Matematikse tıpkı şiir gibi yetkinliğe öykünen bir şey
ve matematiği kuvvetli olmayan iyi şiir yazamaz gibi geliyor bana.” (s.104)
“Kadınlık söylemsel bir olgudur aslında, kadınlık ya da
kadınsılık doğal bir veri değil, aksine sosyal bir yapıdır.” (s.142)