“Yavaştır yaşamının anlamı.” (s.22)
“Ayırdedemiyorum
İçimdeki kıpırtılarla
Dışımdaki tangırtıları;
Yaptıklarımsa, hep yanılgılardan
Yanılgılar.” (s.24)
“Dokunamadığın noktalardan gelir yaşamının anlamı.”
(s.29)
“Gelecekti ama o sana işte:
Senin zorunlu anlamın – zor anlaman; ama, işte, öyle!
Geldi de – kuşkun olamaz artık.
Şimdi onu barındırmayı; ona barınak, sığınak olmayı
öğrenmelisin – bütün ‘bildiklerini sandıkların’ı bir yana bırakıp, bir kenara
atıp, onlardan kurtulup.” (s.30)
“Senden istediği anlamlı olman
Yaşamının anlamı çünkü o.
O çünkü, yaşamının anlamı.
Nasıl, işte...” (s.33)
“Şimdi hayallerinin gerçek de olabileceğini düşünebilirsin
– bu berbat dünyada, düşlerinin gerçekte karşılığının bulunabileceğini...
Çünkü var, artık, o.” (s.41)
“En iç, en içten, en içteki sesine bile aykırı düşebilir
mi insan? Düşer...” (s.42)
“Şunu da iyice biliyorsun, bileceksin, bilmelisin: sen ne
denli kendin – bağımsız, özgür – olabilirsen, o da o denli senin – sahici, tam
– olacak.” (s.56)
“...yoksa, bütün o acıları boşuna yaşamış olacaksın.”
(s.58)
“Savunmasız ve korumasız: ama güçlüdür. Kendisinin sen
yokolduktan sonra varolmasını sürdüreceği düşüncesi yavaştan ve derinden
kaygılandırır onu; ama merak etme: güçlüdür, güçlü olacaktır, yeterince, yeter
kendine, sen gidince de...” (s.64)
“Oysa ta o zaman; onu o ilk gördüğün ama kavrayamadığın
zaman (birden gözüne çarptığı ama anlaşılamadığı zaman, sen anlayacak o da
belki anlaşılacak durumda değildiniz) anlayabilseydiniz: ne olağanüstü, ne
muhteşem, ne harika bir şey olabilirdi yaşamın ama olamadı. Belki de olamazdı:
senin de onun da, bütün geçirdiklerinizi, bütün yaşadıklarınızı geçirmeniz,
yaşamanız gerekliydi. Ancak bugün, şimdi, böyle olabilirdi. Oldu, işte.” (s.69)
“Şiir, varolan gerçekleri, hayalin hizasına sokan
komuttur.” (s.86)