“Kendi içini göremeyen, orada ne rezil şeyler olduğunu
bilmeyen, kendi içinden çıkamaz.” (s.19)
“İnsanın geçmişi peşinden uysal bir köpek gibi gelse,
tamam! Ama biz insanların zamanla tedirgin bir kediye dönüşme olasılığı da var.
Sırtı kabarık, durmadan arkasına bakan bir kedi.” (s.61)
“Bazen yağmur şimdiki bir yağmur olarak yağar şehrin
üzerine, bazen de daha önceki bir yağmur olarak. Minareler, vinç kuleleri,
çatılardaki antenler pusun ardında silikleşir. Her şey birbirine karışır. Çıkıp
bir sokakta yürüsek, şehrin boğazına kaçmış gibi oluruz.” (s.65)
“Manav, elmaları tarttıktan sonra yıkayıp bize uzatmıştı.
Tam mevsimiydi. Sokaklarda dolaşıyorduk. O da bana aşık mı, bilmiyordum.”
(s.67)
“Güzel bir kitap okumak ve ömrümün geri kalanını o kitabı
okuduğum yerde geçirmek istiyorum demişti o. Sonra da bana dönüp sormuştu:
insan güzel bir kitap okuduğu yerden nasıl ayrılabilir?” (s.68)